TERK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

Türk Medeni Kanunu 185. Maddesinin 3. fıkrasına göre, eşler birlikte yaşamak zorundadırlar. Buna göre, evlilik birliğinin temel şartı; eşlerin bir arada yaşamalarıdır. Eşlerden biri, haklı bir neden olmaksızın bu görevi yerine getirmekten kaçındığı takdirde, kanunumuz diğer eşe öncelikle eşini eve davet etmek amacı ile ihtar isteminde bulunma hakkı vermiştir.

Geçerli bir ihtara rağmen, ortak konuta dönmeyen veya ortak konutu terk etmeye zorlayan eş aleyhine terk sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilir.

Terk mutlak boşanma sebebi mi? Evet, terk mutlak boşanma sebeplerinden bir tanesidir.

Terk Boşanma Sebebi midir?

Evi terk etmek boşanma sebebi midir? Evi terk etmek boşanma sebebidir. Terke dayalı boşanma davası açılabilir. Ancak bunun belirli şartları vardır. Aşağıda detayları görebilirsiniz.

Evi terk eden eş boşanma davası açabilir mi? Evi terk eden eş de boşanma davası açabilir. Evi terk etmede haklı nedeni olan eş boşanma davası açabilir.

*Terk ihtarından önceki olaylar eşe kusur olarak yüklenemez. Terk ihtarını çeken eş, evi terk eden eşin ihtar tarihinden önceki tüm kusurlarını affetmiş veya hoşgörü ile karşıladığı sayılabilir.

Evi Terk Eden Kadının Boşanma Davası Açması

Kadın evi terk ederse boşanma davası açabilir mi? Kadın evi terk etmede haklı ise boşanma davası açabilir. Evi terk etmekte haklı olmayan eş boşanma davası açsa bile dava aleyhine sonuçlanabilir.

Terk Nedeniyle Boşanma İhtar

Terk sebebiyle boşanma davası açabilmek için öncelikle ihtar evi terk eden eşe ihtar çekilmesi gerekmektedir. TMK 164. maddeye göre bu ihtar ya noter aracılığı ile ya da hakim tarafından çekilmelidir. Değişik İş şeklinde dava açılarak hakim tarafından evi terk eden eşe ihtar (eve dön çağrısı) gönderilmektedir.

Terk Nedeniyle Boşanma Davası Şartları

Terk sebebine dayalı olarak açılacak boşanma davasının geçerli kabul edilebilmesi için;

1-) Haklı Bir Sebep Olmaksızın Ortak Konut Terk Edilmiş Olmalıdır

Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacı ile ortak konutu terk etmiş veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemiş olmalıdır.

Eş, kendi iradesi dışındaki sebeplerle veya evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmeme amacı gütmeksizin ortak konutu fiilen terk zorunda kalmışsa, gönderilecek ihtar geçerli bir ihtar olarak kabul edilmez. Örneğin; bir eşin görevi gereği başka bir ülkeye gitmesi, askerlik görevini yapmak üzere evden ayrılması, cezaevinde cezasını çekiyor olması gibi.

2-) İhtarın Düzenlendiği Tarihte Ortak Konutun Terkinden İtibaren En Az Dört Ay Geçmiş Olmalıdır

Türk Medeni Kanunumuza göre; terk nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için terk tarihinden itibaren ayrılık, en az 6 ay sürmüş olmalıdır. Bu altı aylık süre iki bölümden meydana gelmektedir. En az 4 aylık ayrı yaşama süresi tamamlandıktan sonra gönderilen ihtarın tebliğ tarihinden itibaren kanunen verilen iki aylık süre içinde terk eden eş ortak konuta dönmezse boşanma davası açılabilecektir. Kanunda yazılı bu süreler hakim veya taraflarca değiştirilmesi mümkün olmayan hak düşürücü sürelerdir.

Kısaca anlatmak gerekirse, evden ayrıldıktan 4 ay sonra ilk ihtar çekilir, ihtar ulaştıktan sonra 2 ay daha süre verilir. Konutu terk eden eş 2 aylık sürede de eve dönmezse o zaman dava açılabilecektir.

Terk Nedeniyle Boşanma Davası Süresi

Terk nedeniyle boşanma davası süresi ortalama 2-3 yıl sürebilmektedir. Bu süre mahkemenin yoğunluğu, dosyanın içeriğine göre değişiklik göstermektedir.

Terk İhtarının Niteliği ve Amacı

İhtar, evlilik birliğinden doğan edimlerini ifa etmemek amacıyla ve haklı bir sebebe dayanmadan ortak konutu terk eden veya ortak konuta dönmeyen eşe, diğer eş tarafından yapılan son bir uyarıdır. Terk ihtarı bir dava değildir. Boşanma davası öncesinde hakim kararı veya noter aracılığı ile yaptırılması gereken bir işlem niteliğindedir. İhtarın amacı, boşanma davası açılmadan önce terk eden eşe son bir şans vermek ve Türk Aile Hukukunun temel felsefesi olan “boşanmanın son çare olması” ilkesinin yerine getirilmesidir.

Terk İhtarının Şekli İçeriği

Türk Medeni Kanunu 64. maddesinde terk eden eşe çekilecek ihtardan bahsedilmiş ise de bu ihtarın içeriğinin nasıl olması gerektiği konusunda açıklama yapılmamıştır. Bu durum Yargıtay kararları ile açıklığa kavuşturulmuştur. Bu konuda başvurulabilecek en önemli karar da 27.03.1957 tarih, 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıdır. Anılan içtihat ve Yargıtay’ın diğer kararları doğrultusunda terk eden eşe çekilecek ihtarda bulunması gereken zorunlu unsurlar şu şekilde sıralanabilir:

1-) Dönülecek bağımsız ortak konutun açık ve ayrıntılı adresi ve evde sürekli birisinin bulunmaması halinde anahtarın alınabileceği yer (komşu, muhtar, dükkan, mahkeme, noter gibi) gösterilmelidir.

2-) Dönüş süresi “iki ay” olarak açıkça gösterilmeli, bu süre kısaltılmamalı ya da sınırlandırılmamalıdır.

3-) İhtara uymama halinde boşanma davası açılacağı uyarısı bulunmalıdır.

4-) İhtar gönderilerek ortak konuta davet edilen eş, başka bir şehirde ya da aynı şehirde uzak bir mesafede bulunuyor ise yol giderine ilişkin paranın kendisine konutta teslim kayıtlı olarak gönderildiğinin de ihtarda belirtilmesi gerekmektedir.

Terke Dayalı Boşanma Davasında İhtar Örneği

Terk nedeniyle boşanma davası ihtarname örneği için ofisimizle iletişime geçebilirsiniz.

Terk Boşanma Dilekçesi Örneği

Terk nedeniyle boşanma dava dilekçesi, terk nedeniyle boşanma dilekçesi, terk sebebiyle boşanma dava dilekçesi için hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

Terk Nedeniyle Boşanma Yargıtay Kararları

T.C. Yargıtay 2.HUKUK DAİRESİ Esas:2024-1229 Karar:2024-8468 Karar Tarihi:07.11.2024

1. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının 13.08.2021 tarihinde Zile'de kiraladığı eve taşındığını, 6 ayı aşkın süredir müşterek ikametgaha dönüş yapmadığını, yakınlarının araya girmesinin de bir sonuç vermediğinden terk nedeniyle boşanma davası açabilmesi için 14.03.2022 tarihinde Zile Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2022/43 D. İş Esas sayılı dosyası üzerinden terk ihtarı gönderilmiş olmasına rağmen kadının 2 ayı aşkın süredir müşterek ikametgaha dönmediğini iddia ederek davanın kabulüne terk nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin oğlunun müşterek konutta yaşamaya başladığını ve alkollü şekilde eve geldiğini, erkeğin kadına hakaret ve küfür ettiğini, ekonomik şiddet uyguladığını, kadını doktora götürmediğini, ilaç masraflarını karşılamadığını iddia ederek asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne, pek kötü ve onur kırıcı davranış nedeniyle aksi takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 300.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; diğer eşi ortak konutu terke zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eş terk eden eş olduğundan boşanma davası açma hakkı bulunmadığı, erkeğin kadına ekonomik ve sözel şiddeti nedeniyle kadının ortak konuta dönmediği ve ihtarın samimi olmadığı, erkeğin kadını ortak konutu terke zorlayan terk eden eş olduğu ve terke dayalı boşanma davası açma hakkı bulunmadığı, yaşanan olayların pek kötü ve onur kırıcı davranış olmadığı, erkeğin eve dön ihtarı göndermesinin ihtardan önce yaşanan olayları affettiği anlamına geldiği, tarafların bir müddet erkeğin oğlu ile yaşadıkları, erkeğin oğlunun alkol alışkanlığı olduğu, erkeğin kadına ve çocuklarına hakaret ettiği, erkeğin kadının masraflarını karşılamadığı gerekçesi ile asıl davanın reddine, pek kötü ve onur kırıcı davranış nedeniyle açılan karşı davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelendiği ve kişilik hakları ihlal edildiğinden kadın yararına yasal faizi ile birlikte 25.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası ve fer'îleri, asıl davanın reddi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin kabul ettiği kusurların usul ve yasaya uygun olduğunu, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesi ile kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarı yönünden istinaf talebinin kabulü ile hükmün bu yönlerden kaldırılmasına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair istinaf itirazların esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, asıl davanın reddi, kadının davasının kabulü, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi ve miktarları, kadının reddedilen özel sebebe dayalı davası yönünden erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; terk nedenine ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında; terk şartlarının oluşup oluşmadığı, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davanın reddi ve kadının evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının mevcut olup olmadığı; mevcutsa miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2 inci, 4 üncü, 6 ıncı maddesi, 164 üncü maddesi,166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 inci ve 51 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; davacı-davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat çoktur. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-davalı erkek vekilinin, vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,

2.Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,

3.Davacı-davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.