Ceza Hukuku
Ceza Hukuku
İnsanlığın var olmasından bu yana “suç” adı verilen, insan davranışını belirleyen sosyal olayların meydana geldiği bilinmektedir. Bu davranışlara karşı da ceza yaptırımı ortaya çıkmıştır. Ceza yaptırımının ortaya çıkması da Ceza Hukuku dalının oluşmasını sağlamıştır. Yani Ceza Hukuku, hukuki ihlal olan suç niteliğinin yanında bu suçlara karşılık uygulanacak olan ceza ve güvenlik tedbirlerini ele alır. Ceza Hukuku sadece ceza ve güvenlik tedbirini ele almaz. Bunların yanında Ceza İnfaz Hukuku ve Ceza Muhakemesi Hukuku dalları ile de çok yakından ilgilidir.
Ceza Hukuku, genel ve özel ceza hukuku olarak iki alt dalı vardır:
Genel Ceza Hukukunun konusu, maddi ve manevi unsurlarıyla suç kavramı, ceza hukukuna hakim olan genel ilkeler, ceza kavramının tanımı, suçu ortadan kaldıran nedenler, cezayı azaltan ve ortadan kaldıran nedenler, içtima, iştirak, teşebbüs gibi tüm suçlar için geçerli olan ilke ve kavramlar oluşturur.
Özel Ceza Hukukunun konusu ise ceza kanununa göre suç sayılan eylemler, bunların kendi aralarında ayrımı, suç sayılma nedenleri, kapsam ve sınırları ile birbirlerinden ayrılan yönleri ve bunlar için yasada öngörülen cezalar ve diğer tedbirlerdir.
CEZA HUKUKUNA HÂKİM TEMEL İLKELER
Ceza hukuku, kişi hak ve hürriyetleri üzerinde en fazla etkisi olan hukuk alanıdır. Bu nedenle, ceza hukuku uygulamasında kişi hak ve hürriyetlerini güvence altına almaya yönelik bazı temel ilkeler kabul edilmiştir. Ceza hukukun en önemli iki temel ilkesi suçta ve cezada kusur ilkesi ile suçta ve cezada kanunilik ilkesidir. Bu ilkeler haricinde Belirlilik ilkesi, kıyas yasağı, suç ve cezaların şahsiliği ilkeleri de Ceza Hukuku açısından çok önemlidir.
Suçta ve cezada kanunilik ilkesi (nulla poena sine lege)
Bu ilkeye göre; suç ve suça karşılık verilecek olan ceza ancak kanunla belirlenebilecektir. Bu ilke birçok Türkiye’nin de taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerde de belirtilmiştir. Evrensel bir ilke olan suçta ve cezada kanunilik ilkesi güvence işlevi açısından çok önemlidir. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, Anayasa’nın 38. maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: “(1)Kimse, işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. (2) Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır. (3) Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.”
Bu ilke ayrıca TCK’nın 2. maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
Suçta ve cezada kusur ilkesi
Bu ilkeye göre; fail(suç işleyen kimse), işlediği suçtan dolayı ancak kusurlu ise kusuru oranında cezalandırılacaktır. Ortada bir suçun bulunması, her zaman failin cezalandırılabileceği anlamına gelmez. Yani, failin cezalandırılabilmesi için fiili bilerek ve isteyerek yapmış olması gerekir. Fail kusurunu aşan şekilde cezalandırılamaz.
Ceza Avukatı
Ceza Avukatı Suçla suçlanan bir kişiyi (Şüpheli, sanık) savunabileceği gibi, şikâyetçi veya mağdur tarafında da müdafii olabilecektir. Ceza avukatı, bir ceza davası boyunca birçok önemli rolü yerine getirir. Ceza avukatları, yasal bir strateji geliştirmek, içtihat hukukunu analiz etmek ve karmaşık davaları açmak için yaratıcı düşünce ve analitik becerilere sahip olmalıdır.
Kovuşturma, soruşturma aşamasından sonra, savcının yeterli delil bulması halinde iddianame düzenleyerek mahkemeye başvurmasıyla başlayan süreçtir. Yani, soruşturma aşaması bittikten ve dava açıldıktan sonra kovuşturma aşamasına geçilir. Bu aşamada, mahkeme yargılama yapar ve suçlu olup olmadığını belirler.
Savunma hakkı, bir kişinin kendisi hakkında yapılan suçlamalara karşı kendini savunma ve adil yargılanma hakkıdır. Ceza hukuku açısından temel bir haktır ve herkesin bir avukat yardımı alarak kendisini savunması mümkündür. Türkiye’de savunma hakkı, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmıştır.
Adli kontrol, tutuklama yerine uygulanan bir güvenlik tedbiridir. Suç şüphesi altında olan kişinin serbest bırakılmasına rağmen, belirli yükümlülüklere tabi tutulması anlamına gelir. Örneğin, kişiye yurtdışına çıkış yasağı konabilir veya belirli aralıklarla kolluk birimlerine gidip imza atması gerekebilir. Adli kontrol, ceza yargılaması boyunca sanığın kaçmasını veya delilleri karartmasını önlemek amacıyla uygulanır.
Şartlı tahliye, mahkumun cezasının belirli bir kısmını cezaevinde geçirdikten sonra, kalan kısmını dışarıda geçirmesine olanak sağlayan bir uygulamadır. Şartlı tahliye için mahkumun iyi hal göstermesi ve belirli süre cezasını çekmiş olması gerekir. Ancak tahliye edilen kişi, tahliye koşullarına uymak zorundadır. Şartların ihlali durumunda yeniden cezaevine gönderilebilir.
Bir Sorunuz Mu Var?
Ofis:
Kartaltepe mah. Bahçesaray Sk. No:13 D:7 Bakırköy/İSTANBUL