Haksız Tutuklama Tazminat Emsal Kararlar
Haksız Tutuklama Yargıtay Kararları
1-) Haksız Tutuklama Manevi Tazminat Yargıtay Kararları - Haksız Tutuklama Nedeniyle Maddi Tazminat Emsal Kararlar
A-) Davacının kendisinin ve ailesinin cezaevinde kalmış olduğu süreçte yapmış olduğu masraflar maddi tazminata dahil edilmez. Avukata ödenen ücret serbest meslek makbuzu ve diğer delillerle ispat edilmediği olmadığı için maddi tazminata dahil edilmez. Ayrıca hükmedilen manevi tazminat hak ve nesafet kurallarına uygun olmalıdır.
T.C. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021-7038 E. 2023-5297 K. 04.12.2023 T.
1. Davacı vekili 03.05.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/22108 soruşturma no 2018/13478 karar nolu kararı uyarınca kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı karar verildiği, gerek tutuklu kaldığı süre gerek manevi ıstırap neticesinde CMK m.141 ve CMK m. 142 uyarınca fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla kanuni faiziyle birlikte 16.000,00 TL maddi ve 75.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesini talep etmiştir.
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Davacı ...'nin, soruşturma dosyası kapsamında şüpheli konumunda bulunduğu, yapılan soruşturma sonunda Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan 11/04/2018 tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği, iş bu soruşturma süresince;
25/02/2017 - 26/02/2017 tarihleri arasında gözaltında, 26/02/2017 - 27/04/2017 tarihleri arasında tutuklu olarak bulunduğu,
Konya 2. Sulh Ceza Hakimliği'nin 27/04/2017 tarihli 2017/2926 sayılı Değişik İş Kararı ile \"Yurt Dışına Çıkış Yasağı\" ve \"İkametine en yakın polis merkezine Cumartesi günleri, 08:30-17:00 saatleri arasında düzenli bir şekilde başvurarak imza atma\" şeklinde adli kontrol uygulandığı, iş bu adli kontrol tedbirlerinin davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilinceye kadar devam ettiği, sonuç olarak 27/04/2017 - 11/04/2018 tarihleri arasında \"Yurt Dışına Çıkış Yasağı\" ve \"Belirli Yerlere Başvurarak İmza Atma\" şeklinde adli kontrol tedbiri uygulandığı,
Kararın 11/04/2018 tarihinde verildiği, şüpheli vekiline 17/04/2018 tarihinde kararın tebliğ edildiği, bu tarihten 15 gün sonra itibariyle kesinleştiğinin anlaşıldığı, davacıya yeni bir tebligat yapılmadığı ve davanın 03/05/2018 tarihinde ve yasal süresinde açılmış olduğu,
Davacının haksız gözaltında ve tutuklu olarak bulunduğu tarihlere konu sürenin başka bir cezasından mahsup edilmediğinin anlaşıldığı,
Davacı hakkında daha önceden tazminat konusunda başka bir mahkemece verilmiş tazminat kararı bulunmadığı ve davacıya merkezde yapılmış her hangi bir ödeme kaydı ile ödenek gönderimi işlemine rastlanmadığının bildirildiği,
Davacı hakkında tevkif müzekkeresinin infaz gördüğü ve hakkında başkaca yürütülen bir soruşturma bulunmadığı,
Davacının maddi tazminat taleplerinin; cezaevinde yapmış olduğu masraflara ilişkin 500 TL, ailesinin cezaevi ve duruşmalara gidiş-geliş yol ve yemek masraflarına ilişkin 1.000,00 TL, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile KPSS sınavına giremediği, atanamadığı ve mesleğini yapamadığı için 1.000,00TL, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tutuklu kaldığı süreçte özel sektörde çalışamaması ve mahrum kaldığı kazançlara ilişkin 1.000,00 TL ve avukatına ödemiş olduğu vekalet ücretine ilişkin 12.500,00 TL olmak üzere toplam 16.500,00 TL olduğu, 29/05/1957 tarih, 4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği ve uygulamada istikrarlı biçimde uygulandığı üzere ceza davası sırasında, beraat kararı verilmezden evvel yapılan vekalet ücreti ödemesinin maddi tazminata dahil edilebileceği, her ne kadar davacı soruşturma aşamasında kendisini vekil ile temsil ettirmiş ve iş bu vekiline 12.500,00 TL avukatlık ücreti ödeyeceğine ilişkin Avukatlık Ücret Sözleşmesi'ni dosyaya sunmuş ise de iş bu sözleşmede belirlenen ücretin tüm davalar sonuçlanınca ödeneceğinin belirtildiği, dolayısıyla sözleşmede kesin ve belirlenebilir bir ifa tarihi bulunmadığı ayrıca davacı tarafça sözleşme içeriğinde kararlaştırılan avukatlık ücretinin ödendiğinin serbest meslek makbuzu ve sair delillerle belgelendirilemediği, davacının kendisinin ve ailesinin cezaevinde kalmış olduğu süreçte yapmış olduğu masrafların Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin 15.10.2018 tarihli, 2018/3891 E. 2018/9642 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere maddi tazminata konu edilemeyeceği, davacının KPSS sınavına giremediği, atanamadığı ve mesleğini yapamadığından oluştuğunu ileri sürdüğü zararının da maddi tazminata konu edilemeyeceği, bu haliyle davacının bu yöndeki maddi tazminat taleplerinin reddi gerektiği, davacının tutuklu kaldığı süreçte yoksun kaldığı kazancına ilişkin davacı hakkında yaptırılan sosyal-ekonomik durum araştırması ve dava dilekçesi çerçevesinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, iş bu raporda; davacının tutuklandığı süreçte herhangi bir işte çalışmıyor olmasından mütevellit asgari ücret üzerinden davacının tutuklu kaldığı sürenin 61 gün olduğu kabul edilerek 2.854,92 TL maddi tazminat hesaplanmış ise de davacının tahliye edildiği günün tazminat hesabına dahil edilemeyeceği, tutuklu kaldığı sürenin bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 61 değil 60 gün olarak kabulü gerektiği, netice itibariyle bilirkişi tarafından yapılan hesaplama mahkememizce düzeltilerek davacı lehine 2.808,12 TL maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği,
Davacının tutuklu kaldığı süre içinde ve tahliye olmasından sonra çevresi tarafından hakir görüldüğü bu durumun davacının kişilik haklarına zarar verdiği, onun manevi olarak elem ve üzüntü duymasına neden olduğu, bunun giderilmesi gerektiği anlaşılmakla, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmadığı, duyulan elem ve üzüntü ile orantılı olması gerektiği, davalı için de bir ceza niteliğine dönüşmemesi gerektiği şeklindeki kriterleri dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları gereği manevi tazminata da hükmedilmesi gerekeceği,
Ayrıca Ceza Genel Kurulu 2004/1-177 E ve 2004/203 K sayılı kararında açıklandığı gibi davacının tazminat talebiyle birlikte faiz yürütülmesini de istediği durumlarda talebi ile bağlı kalınarak talebin aşılıp genişletilmesi mümkün olmadığından herhangi bir tarih belirtilmemişse bunun dava tarihinden itibaren olduğu kabul edilerek ve yahut açıkça dava dilekçesinde faizin haksız gözaltı ya da tutuklama tarihinden itibaren yürütülmesi talep edilmiş ise değerlendirmenin haksız fiil hükümlerine göre yapılarak tazminat hukukunun genel prensipleri gözetilerek artık bu talebin de kabul edilerek faizin talep doğrultusunda haksız gözaltı tarihinden itibaren yürütülmesinin manevi tazminat talepleri yönünden hukuka uygun olacağı, devletin sorumluluğunun bunu gerektireceği, ancak sadece avukatlık ücretinden ibaret olan maddi tazminat yönünden faizin ödemeyi belgeleyen serbest meslek makbuzunun kesilme tarihinden itibaren yürütülmesinin hukuka uygun olacağı,
Tüm bu değerlendirmeler ışığında fazlaya ilişkin taleplerin reddi ile davacı ... için 2.808,12 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesi, davacı vekili tarafından tazminat kalemlerinin yasal faizi ile birlikte ödenmesi talep edilmiş olmakla birlikte dava dilekçesinde faiz başlangıç tarihine ilişkin bir talep bulunmadığından, hükmedilen tazminat kalemlerine dava tarihi olan 03/05/2018 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması, davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 694 sayılı KHK'nın 144. maddesi ile değişik CMK 142. maddesi gereği, hükmedilen toplam tazminat miktarı olan 5.311,07 TL üzerinden 696,97 TL nisbi avukatlık ücreti hesaplanmakla birlikte nisbi vekalet ücreti, Sulh Ceza Mahkemesi için belirlenen maktu vekalet ücreti tutarından az olamayacağından, 1.056,00 TL maktu avukatlık ücretine hükmedilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
''..Manevi tazminat miktarı belirlenirken, objektif bir kriter olmamakla birlikte hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek sureti ile hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak, zenginleşme sonucunu doğurmayacak bir şekilde hak ve nesafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayacak şekilde eksik tayini,
Yasaya aykırı görülmüş ise de; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu aykırılığın 5271 sayılı CMK'nın 280/1-a ve 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b, 2. maddeleri uyarınca düzeltilmesi olanaklı bulunduğundan,
Hükümde manevi tazminata ilişkin fıkrada yer alan ''3.000,00 TL\" ibaresi yerine ''4.000,00 TL\" yazılması sureti ile hukuka aykırılığın DÜZELTİLEREK İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,'' karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/22108 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 25.02.2017-27.04.2017 tarihleri arasında 61 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonunda 11.04.2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanun'un 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin 21.06.2019 tarihinde tebliği üzerine davalı vekilinin 26.06.2019 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu ile temyiz isteminde bulunduğu anlaşıldığından tebliğnamedeki davalı vekilinin temyiz isteminin kesin nitelikte olduğu görüşüne iştirak edilmemiştir.
...
A.2.Hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda eksik manevi tazminata hükmolunduğundan davalı vekilinin temyiz sebebi reddedilmiştir.
A.3.Reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekâlet ücreti ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 tarih, 2007/8-2 Esas, 2007/63 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi haksız tutuklamadan kaynaklanan tazminat davalarında, tazminat miktarının davacı tarafça kesin bilinmesi mümkün olmadığından, davalı lehine avukatlık ücreti ödenebilmesi ancak davanın tamamen reddi halinde mümkün olduğundan davalı lehine vekâlet ücreti ödenmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
A.4.Hükmedilen tazminata faiz uygulanamayacağına İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Davacının dava dilekçesinde talep ettiği tazminat miktarına yasal faiz talebinde bulunduğu anlaşıldığından taleple bağlılık ilkesi gereği hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
B.1.Maddi zararın davacının mesleği ile alakalı araştırma yapılarak verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
5271 sayılı Kanun'un 141 inci maddesine göre ''suç soruşturması veya kovuşturması sırasında'' uygulanan koruma tedbirlerine karşı devlet aleyhine tazminat davasının açılabileceği belirtilmiş olup, davacı vekili her ne kadar maddi tazminatın davacının ingilizce işletme bölümünden mezun olduğu, buna göre hesaplama yapılmasını talep etmiş ise de talep edilen zararın muhtemel zarar kapsamında olduğu, gözaltı ve tutukluluk dönemi için maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacıya tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanan miktarın maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B.2.Avukatlık ücretinin maddi tazminat olarak ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Tazminat talebinin dayanağı olan soruşturma dosyasında davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği dikkate alınarak, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde ceza soruşturması evresinde takip edilen işler için belirlenen vekâlet ücreti olan 660,00 TL'nin maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırı bulunmuştur.