Durdurma – Yakalama – Gözaltı
Durdurma, yakalama ve gözaltına alma koruma tedbirlerinin bir kısmını oluşturmaktadır. Koruma tedbirleri, bir suçun işlendiği izlenimini veren halin öğrenilmesinden sonraki aşamada başvurulan adli nitelikli tedbirlerdir. Önleyici tedbirler ile koruma tedbirlerini karıştırmamak gerekir.
Önleyici tedbirler, suç şüphesi olmamasına rağmen bir tehlikenin ortadan kaldırılması amacıyla başvurulan tedbirlerdir. CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu)'da düzenlenen koruma tedbirleri suç şüphesinin ortadan kaldırılması amacına yöneliktir. Bu bağlamda koruma tedbirleri soruşturma veya kovuşturma sürecinde uygulanırlar.
1-) Durdurma Koruma Tedbiri
Polis Vazife Ve Salȃhiyet Kanunu (PVSK) 4A maddesi, kolluk kuvvetlerine durdurma yetkisi vermektedir. Kolluk kendisine tanınan bu yetkiyi, 4/A maddesinin birinci fıkrası hükmünde belirlenen dört durdurma nedeninden birinin varlığı ve yine 4/A maddesinin ikinci fıkrası hükmünde öngörülmüş bulunan “makul bir sebebin bulunması” ön şartının halinde kullanabilecektir. Yetkinin kullanılması bir kararın veya yazılı emrin alınmasına, yani bir izne bağlı tutulmamıştır. Bu halde kolluk, içinde bulunduğu somut olayda durumu değerlendirerek takdir edecek, tecrübe ve mantığına göre sayılan bu sebeplerden birinin varlığı hususunda makul bir şüpheye ulaşırsa bu yetkisini kendiliğinden kullanarak görevini yapabilecektir.
Kolluk, Süreklilik arz edecek, fiili durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapamaz. Kolluk, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir ve durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilir; kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilecektir. Durdurulan kişi bu durumda kimliğine ilişkin olan sorular hariç olmak üzere diğer sorulara cevap vermek zorunda değildir. Durdurma sebebinin ortadan kalkması halinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilmelidir. Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez.
Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için zorunlu olan süreden fazla olamaz. Bu süre, duruma göre farklılık gösterebilecektir.
Durdurmanın Amaçları
A. Suç veya Kabahatin İşlenmesini Önleme
Durdurmanın amaçlarından öncelikli olan suç veya kabahatin işlenmesini önlemektir. Bu noktada polisin mesleki tecrübesi ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenim kişileri durdurma bakımından belirleyici etkendir.
B. Yakalama Amaçlı Durdurma
Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanması için polis durdurma yapabilir. Ancak bu yetkinin kullanılması için PVSK md.4/A da yer alan makul sebebin bulunması gerekmektedir.
C. Hakim Kararının Yerine Getirilmesi Amacıyla Durdurma
PVSK’nın 4/A maddesinin Ç fıkrası gereğince; Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek amacıyla durdurma yapılabilecektir. Ancak bu durdurma keyfi bir şekilde olmamalıdır.
D. Mevcut Veya Muhtemel Bir Tehlikeyi Önlemek Amacıyla Durdurma
Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek amacıyla durdurma yapılabilecektir.
2-) Yakalama Koruma Tedbiri
Yakalama, kamu güvenliğine, kamu düzenine veya kişinin vücut veya hayatına yönelik var olan bir tehlikenin giderilmesi için denetim altına alınması gereken veya suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına veya muhafaza altına alma işlemlerinden önce özgürlüğünün geçici olarak ve fiilen kısıtlanarak denetim altına alınmasıdır. Yakalama, beraberinde gözaltına almayı ve tutuklamayı mümkün kılmak için başvurulan bir koruma tedbiridir. Bu nedenle yakalama hem gözaltına almayı hem de tutuklamayı gerçekleştiren bir araç durumundadır. Yakalama koruma tedbiri geçicidir, sebebi ise gözaltına alma ve tutuklama bakımından araç niteliğinde olmasındandır.
Yakalama 2 farklı şekilde yapılabilir. Bunlar; İdari yakalama ve adli yakalama.
A. İdari Yakalama
İdari yakalama, önleme amaçlı yakalamadır. İdari yakalama sonucunda gözaltı değil, muhafaza altına alma söz konusudur.
B. Adli Yakalama
Adli yakalama, suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına veya muhafaza altına alma işlemlerinden önce özgürlüğünün geçici olarak ve fiilen kısıtlanarak denetim altına alınmasıdır. Yakalama yapabilecek kişiler duruma göre değişebilmektedir.
Herkesin Yakalama Yapabileceği Durumlar
Yakalama koruma tedbirinde diğer tedbirlerden farklı olarak, CMK md. 90/1 ile hiçbir resmi sıfatı olmayan kişilere bazı durumlarda şüphe altında bulunan kişileri yakalama hakkı tanınmıştır. Kanunun öngördüğü durumlarda kişiye ilişkin herhangi bir şart aranmaksızın herkes yakalama hakkını kullanabilecektir. CMK’da herkesin yakalama yapabileceği iki ayrı durum söz konusudur. Bunlardan ilki kişiye suç islerken rastlanması, ikincisi ise suçüstü bir fiilden dolayı izlenen bir kişinin kaçma olasılığının bulunması veya kimliğinin hemen belirleme olanağının bulunmamasıdır.
CMK md.2/1 -j suçüstü halini o sırada işlenmekte olan suçla sınırlı tutmamıştır, ayrıca suçüstü sayılan halleri de tanımlamıştır. Maddeye göre suçüstü hali, işlenmekte olan suç ile birlikte henüz işlenmiş olan suç ile suçun işlenmesinden hemen sonra takip edilen veya suçun az önce işlendiğine dair eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suçtur.
Herkesin yakalama yetkisinin olduğu durumlarda, makul oranda cebir (zor kullanma) kullanılabilir, ama silah kullanılamaz. Yakalama fiili arama ve el koyma boyutuna ulaşmamalıdır. Bireyler tehlikeli şeyleri şüpheliden uzaklaştırabilir ve kolluk kuvvetleri gelene kadar muhafaza edebilirler.
Kolluk Görevlileri Tarafından Yakalama Yapılması
Kolluk amir ve memuru, Cumhuriyet Savcısının emri altındadır. Kolluk memurları kolluk amirinin altında, kolluk amiri de Cumhuriyet Savcısının emri altında görev yapmaktadır. Yani Cumhuriyet Savcısı hem kolluk amirinin hem de kolluk memurunun amiridir.
CMK md. 90/2 uyarınca; Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde; Cumhuriyet savcısına veya amirlerine derhal başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler. Gecikmede sakınca bulunan hal, YGİY (Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği) md.4 te “Derhal işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin saptanamaması ihtimalinin ortaya çıkması hali” olarak tanımlanmıştır. CMK md.98 gereğince “Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir.
Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet savcıları ve kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler.
Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında yakalama emri re'sen veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim veya mahkeme tarafından düzenlenir.
Yakalama yapıldığı zaman, kolluk, ilk önce yakaladığı kişinin kaçmasını önleyerek, yakalananın, kendine veya başkasına zarar vermemesi için gereken önlemleri alacak, bunu sağlamak için kaba üst araması yapacaktır. Yakalama anında kişiye kanuni hakları hatırlatılmalıdır.
Yakalama anında kişiye bildirilecek olan kanuni haklar:
• Öncelikle kendisine isnat edilen suç açıklanmalıdır • Susma hakkı • Müdafiden yararlanma hakkı • Yakınlarına haber verme hakkı
Anayasa, yakalanan kimseye yakalama sebeplerinin ve hakkındaki iddiaların hemen yazılı olarak bildirileceğini öngörmüştür. Yazılı bildirimin mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda da en geç yargıç huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirileceği belirtilmiştir (AY. md. 19/4).
Çocuklar Hakkında Yakalama
TCK md. 31’e göre; 0-12 yaş arasında bulunan çocukların ceza ehliyeti yoktur. Bunlar hakkında ancak güvenlik tedbiri uygulanabilir. Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış olanlar ile 15 yaşını doldurmamış sağır ve dilsizler suç nedeniyle yakalanamaz ve hiçbir suretle suç tespitinde kullanılamaz (YİGY md.19). Bu kişiler bakımından yakalama, ancak kimlik ve suç tespiti amacı ile yapılabilir. Kimlik tespitinden hemen sonra serbest bırakılır.
12 yaşını doldurup 18 yaşını doldurmamış olanlar suç sebebi ile yakalanabilirler. Bunlarla ilgili soruşturma Cumhuriyet Savcısı tarafından bizzat yapılır. Müdafi hazır bulunmak şartıyla çocuğun ifadesi alınabilir. Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK) md.18 “Çocuklara zincir, kelepçe ve benzeri aletler takılamaz. Ancak; zorunlu hâllerde çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlükleri bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlem alınabilir” hükmünü düzenleyerek çocuklara hiçbir şekilde kelepçe, zincir vb. aletlerin takılamayacağını esas almıştır. Yakalama işlemi bir tutanağa bağlanır. Bu tutanağa yakalamanın hangi suç nedeniyle, hangi koşullarda, hangi yer ve zamanda yakalandığı, yakalamayı kimlerin yaptığı, hangi kolluk mensubunca tespit edildiği, haklarının tam olarak anlatıldığı yazılır (CMK md.97). Yakalama tutanağı, yakalamayla ilgili işlemlerin denetimi açısından çok önemlidir.
3-) Gözaltına Alma Koruma Tedbiri
Gözaltına alma, kanunun verdiği yetkiye göre, yakalanan kişinin hakkındaki işlemlerin tamamlanması amacıyla, yetkili hakim önüne çıkarılmasına veya serbest bırakılmasına kadar kanuni süre içinde sağlığına zarar vermeyecek şekilde özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanıp alıkonulması tedbiridir. Gözaltına alma yetkisine Cumhuriyet savcısı sahiptir.
Gözaltına alma, Cumhuriyet Savcısının kararı ile yakalama anından başlayarak azami olarak belirlenen sürenin sonunda yine savcı kararı ile veya savcı tarafından şüpheli serbest bırakılmazsa hakimin tutuklama veya adli kontrole karar vermesi ile sona eren bir süreçtir.
Ancak bazı durumlarda savcı yerine kolluk amirleri gözaltına karar verebileceklerdir. CMK md. 91/4 te bu durumlar belirtilmiştir:
Suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir. Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması halinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhal ve her halde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmazsa yukarıdaki fıkralara göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Bu suçlardan bazıları şunlardır: Kasten öldürme, kasten yaralama, cinsel saldırı, hırsızlık, çocukların cinsel istismarı, yağma, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma ve fuhuş suçlarıdır.
Gözaltı Süresi
Anayasa md.19 uyarınca bireysel olarak işlenen suçlarda gözaltı süresi olarak kırk sekiz saatlik bir süre öngörmüştür. Bu süre azami bir süre olup kanunumuz daha az bir süre öngörmüştür. Gözaltı süresi yakalama anından itibaren yirmi dört saattir. Fakat yakalama yerinin uzak olması durumunda, en yakın hakim ya da mahkemeye götürülmek için gerekli olan zorunlu süre de bu süreye eklenir. CMK 91/1 uyarınca bu süre on iki saatten fazla olamaz.
Anayasa toplu olarak işlenen suçlarda bu sürenin dört güne kadar uzatılmasına imkan tanımaktadır. Aynı paralellikte CMK da toplu olarak işlenen suçlarda yirmi dört saatlik sürenin Cumhuriyet Savcısı tarafından her defasında bir günü geçmemek üzere üç gün olarak uzatılmasına olanak sağlamıştır. Yani Anayasa da belirtildiği gibi toplam da dört gün olabilecektir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de dört gün altı saatlik bir azami süre belirlemiştir.
CMK’nın düzenlemesine göre, toplu olarak işlenen suçlarda gözaltı süresi delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle Cumhuriyet Savcısının yazılı emriyle her defasında bir günü geçmemek üzere en çok üç gün süreyle uzatılabilir (CMK md. 91/3).
Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hakiminin kararı üzerine, gözaltına alınıp da serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.