İş Kazası Taksirle Ölüme Neden Olma

İş yerinde gerçekleşen her türlü kaza, "iş kazası" kapsamına girer. Bunun yanı sıra, iş yerinde olmasa bile işin gerekliliğini yerine getirme sırasında gerçekleşen kazalar da iş kazası olarak değerlendirilecektir.

Taksir ise, “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın, neticenin öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” biçiminde tanımlanmış olup taksirin unsurları ise şunlardır:

1) Taksirle işlenebilen bir suç olması 2) Sonucun öngörülebilir olması 3) Objektif dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali 4) Hareketin iradi olması 5) Sonucun istenmemesi 6) Hareket ile sonuç arasında nedensellik  bağının bulunması

İş Kazası Nedeniyle Ölüm Ceza Davası

Ölümlü iş kazaları için tazminat davasının açılabilmesinin yanı sıra, iş kazası ceza davalarının açılması da mümkündür. Ölümlü iş kazalarında ise fail asli kusurlu ise, yaşanan olaya göre değişebilmekle birlikte verilecek ceza alt sınırının üstünde bir ceza verilecektir.

İş kazası ölümle sonuçlanırsa işveren ne kadar ceza alır?

Buna göre iş kazalarında taksirle ölüme neden olma suçunda 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ön görülmüştür. İş kazası nedeniyle ölümden kaynaklanan cezai sorumluluğa uygulanan TCK’nın 85'inci maddesi şu şekildedir:

“Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

İş Kazası Sayılan Durumlar:

  • İşverene ait işyerinde kazanın yaşanmış olması veya görevi sırasında iş yeri dışında herhangi bir fiziksel veya ruhsal zararın ortaya çıkması,
  • İşverence yürütülen iş sırasında kendi adına bağımsız çalışan kişinin uğradığı zarar,
  • Emziren kadınların, süt izni sırasında yaşadığı kazalar,
  • İş için tahsis edilmiş araçlarla yapılan kazalar olarak tanımlanmıştır.
  • İşyerinde veya iş sırasında ortaya çıkan tüm olumsuz durumlar için dava açılabilmektedir.

İş Kazası Dava Açma Süresi ve Zamanaşımı

İş kazası nedeniyle ölüme sebebiyet verme ceza davalarında dava zamanaşımı 15 yıldır.

Taksirle bir veya birden fazla kişinin ölümüne neden olan iş kazalarında ceza zamanaşımı süresi 20 yıldır. 

İş kazalarında tazminat için dava açma süresi, söz konusu olayın yaşandığı tarihten itibaren 10 yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre, iş kazalarının neden olduğu ölüm ve yaralanmalar için de geçerli olmaktır.

İş Kazası Nedeniyle Ölüm Ceza Davasında Taksir/ Bilinçli Taksir Ayrımı

İşyerinde alınması gereken önlemlerin alınmamasından kaynaklanan iş kazası sonucu gerçekleşen ölüm, önlem almak zorunda bulunan işverenlerin neden oldukları taksirle ölüme sebebiyet verme eylemidir. İş sağlığı ve iş güvenliği mevzuatının işveren tarafından ihlali, ceza hukuku anlamında işverenin taksirli eylemi olarak kabul edilmiştir.

İşverenin taksirle öldürmeden sorumlu tutulabilmesi için, iş sağlığı ve güvenliği konusunda konulmuş kurallara uyulmaması ve bunun sonucunda da ölüm olayının meydana gelmesi gerekir.

İşyerinde, iş sağlığı ve güvenliği için gerekli önlemlerini almayan işverenin doğabilecek iş kazasını da öngörebileceği öne sürülür. Yani işveren tarafından iş kazasının gerçekleşmesi istenmese dahi gerekli önlemleri almaması durumunda, iş kazası öngörülebilir bir durum olarak görülecek ve işveren bilinçli taksirden sorumlu tutulacaktır.

İş Kazası İşverenin Cezai Sorumluluğu 

İşverenin sorumluluğu; kusur sorumluluğudur. SGK'nın işverene rücu hakkının doğması için ise, iş kazası veya meslek hastalığının işverenin kastı veya iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmiş olması gerekir. Yani bir iş kazasında ancak kusur var ise cezalandırma söz konusu olacaktır.

İş kazası sonucunda ölüm gerçekleşmiş ise, açılacak soruşturma sonucunda iş kazasının taksirle ölüme neden olma şartlarının bulunup bulunmadığı belirlenir.

İşveren, ölüm veya yaralanma neticesini öngörmesine rağmen gerçekleşmeyeceğine güvenerek hareket etmişse işverenin "bilinçli taksirden" sorumluluğu gündeme gelebilir. Türk Ceza Kanununda bilinçli taksir halinde daha ağır bir sorumluluk öngörülmüştür ve dolayısıyla verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılacaktır.

İş kazası nedeniyle taksirle ölüme neden olma suçunda, iş kazasında kimlerin ne ölçüde sorumluluğunun olduğu bilirkişi raporlarıyla saptanmaktadır. Genelde bu davalarda sorumlu kişiler, şirket ortakları yerine sorumlu müdürler veya iş güvenliği uzmanları olabilmektedir.

İşverenin iş kazasındaki kasıt veya kusurunun tespiti amacıyla; iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi ve somut olguların saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, araştırılması ve işverenin kusur oranının belirlenmesi gerekmektedir.

İşyeri dışında olsa da iş görme ile ilgili olan kazalar da iş kazası hükmündedir. Sonuç olarak herhangi bir ihmal söz konusu ise işveren için taksirle adam öldürme suçu sorumluluğu ortaya çıkar. İş kazasında işverenin sorumluluktan kurtulması için kusurunun olmaması gerekmektedir.

İş Kazası Nedeniyle İşverenin Hukuki Sorumluluğu

İş kazası nedeniyle işçinin yaralanması veya ölmesi durumunda işverenin cezai sorumluluğu haricinde hukuki sorumluluğu da bulunmaktadır. Bu hukuki sorumluluk "tazminat" sorumluluğudur. Bu konu ile ilgili İş Kazası Tazminat Davası makalemize göz atmanızı öneririz.

İş Kazası Nedeniyle Ölüme Sebebiyet Verme Şikayete Bağlı Mı? 

İş kazası nedeniyle ölüme neden olma suçu Yargıtay'ın da ifade ettiği üzere şikayete bağlı bir suç değildir. Savcılık suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez fail hakkında re'sen yani kendiliğinden bir soruşturma yapacak ve kamu davasını açacaktır.

İş Kazası Taksirle Ölüme Neden Olma Yargıtay Kararı 

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/2800 Esas,  2021/6961 Karar sayılı kararında bu konu şu şekilde ele alınmıştır;

"Eldeki davada, karara dayanak olan kusur raporunda; davalı işverene %80 oranında, kazalı sigortalıya %10 oranında kusur atfı yapılmış olup, iş kazasının meydana gelmesinde %10 oranında kaçınılmazlığın olduğu kabul görmüştür. Öte yandan Kurumca düzenlenilen 13.04.2016 tarihli raporda ise, iş kazasının meydana gelmesinde davalı işveren %90 oranında, sigortalı işçi ise %10 kusurlu bulunulmuştur.

Somut durumda, Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda, mermer bloklarında zaman zaman gözle fark edilmesi zor olan kırık ve çatların olabileceği bahsiyle %10 oranında kaçınılmazlık verilmesi hususu isabetli görülmemiştir. Öte yandan, yukarıda izah edildiği üzere kesinleşen ceza dosyasında kusur atfı yapılan kişilerin de kusur oranları incelenmeksizin ve de her üç raporda da çelişki olduğu göz önüne alınmaması, yerinde görülmemiştir. Mahkemece belirtilen esaslara ve usule uygun olmayan bilirkişi raporu esas alınarak, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayanan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir ve bozmayı gerektirir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmet Yönetmeliği’nin 7. maddesinin 4. fıkrasında, onaylı deftere yazılan tespit ve önerilerin işverene tebliğ edilmiş sayılacağının belirtilmesi ve ayrıca tanık beyanlarından, olaya konu makinenin uzun zamandır arızalı olduğunun, bakım ve onarımının yapılmadan kullanılmasına devam edildiğinin anlaşılması karşısında; olayda bilinçli taksir koşullarının oluştuğunu kabul etmiştir.

Buna göre ihlal edilen kurallar, uzman ve hekimin önerileri, bilirkişi raporları,  kazanın oluş şekli ele alınarak bilinçli taksir olup olmadığına karar verilecektir. Denetimlerde, raporlarda somut bir şekilde açıklanmak suretiyle güvenlik açısından gerekli önlemlerin alınmasının gerektiği ve işçilerin talimatlara uymalarının sağlanması konusunda tespit edilen eksiklik ve aksaklıklar belirtilerek gerekli uyarılar yapılmasına karşın işverenlerce gerekli güvenlik önlemleri alınmadan faaliyetlere devam edildiği, işçilere iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermeyip, yaptıkları işlerle ilgili iş ve çalışma talimatı hazırlamadıklarından dolayı meydana gelen olayda sanıklar hakkında bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu belirtilmiştir.

O hâlde, Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılarak; İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır."

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.