Tenkis Davası İle İlgili Yargıtay Kararları
1-) Mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıl dışında yapmış olduğu bağışlamalar da araştırılmalıdır. Bu şekilde saklı pay ihlali kastı olup olmadığı öğrenilmelidir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015-17910 E. 2016-1527 K 11.02.2016 T.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunu’nun 565/3. maddesi gereğince mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde yapılan bağışlamalar koşulsuz tenkise tabi olup ölümünden önceki bir yıldan sonra yapılanlarda ise saklı payı ihlal kastı araştırılacağı tartışmasızdır.
Somut olayda; davaya konu taşınmazların tamamının mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıldan sonra davalılara temlik ettiği açık olup bu durumda temliklerin saklı payı zedelemek kastı ile yapıldığının davacı tarafından ispatlanması gerekir.
Ne var ki; mahkemece, taraf delillerinin tamamı toplanılmamış, davacı tarafça gösterilen tanıklar dinlenmeden, sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca; davacının bildirmiş olduğu tanıkların dinlenmesi, murisin saklı payı zedelemek kastı ile hareket edip etmediğinin araştırılması, murisin davacıya da taşınmaz temlik edip etmediğinin davacı tanıklarına sorulması, murisin saklı payı zedeleme kastının saptanması halinde ise yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca denetime elverişi tenkis raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
2-) Mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastı anlaşılamıyorsa o zaman açılan tenkis davası reddedilmelidir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012-7544 E. 2012-12188 K. 01.11.2012 T.
Karar: Dava, tenkis isteğine ilişkin olup, her ne kadar yerel mahkemece daha önceden kurulan hükmün temyizi üzerine Yüksek 2. Hukuk Dairesince; tenkis hesabı yapılmasının doğru olmadığı, miras bırakanın, davalı Hatice’ye 23.12.1988’de sattığı 2656 ve 2657 parsel sayılı taşınmazlar yönünden mirasçılardan mal kaçırma kastı ispat edilmediğinden, Hatice’ye yapılan satışların tenkisine yönelik davanın reddi gerekirken kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, öte yandan tenkis hesabının belirlenen ilkeler çerçevesinde yapılması gerektiği> gerekçesi ile bozulmuş ve bu bozmaya yerel mahkemece uyularak tenkisten ötürü hüküm kurulmuş ise de; anılan bozma kararının maddi hataya dayalı olduğu sabittir.
Tenkis Davası Zamanaşımı Yargıtay Kararları
1-) Vasiyetname usulünce açılıp ilgililere tebliğ edilmeden bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlamaz.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015-18257 E. 2016-374 K 20.01.2016 T.
Türk Medeni Kanunu’nun 559.maddesine göre; vasiyetnamenin iptali davasında 1 yıllık hak düşürücü süre davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlar. Aynı kanunun 571.maddesinde ise, dava açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin üzerinden 10 yıl geçmekle düşer.
Gerek iptal, gerekse tenkis davasının incelenebilmesi için öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı konusunda araştırma yapılmalıdır.
Vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespit edilmesinin amacı, mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirme ve yasal haklarını kullanmayı temine yönelik bir işlemdir.
Vasiyetname usulünce açılıp ilgililere tebliğ edilmeden TMK.nun 559. ve 571.maddesinde gösterilen 1 yıllık hak düşürücü süreler işlemeye başlamaz.
Tenkis Defi Yargıtay Kararları
1-) Vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015-18115 E. 2016-995 K 01.02.2016 T.
Ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559.maddenin 2.fıkrasında, gerekse 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir.
Mahkemece uyulan dairemiz bozma ilamında da, açıkça hak düşürücü süre olarak düzenlenen, iptal ve tenkis davalarını açma sürelerinin geçmiş olduğuna işaret edilmiştir.
Bu durumda, mahkemece; davalı vekili tarafından def’i yoluyla ileri sürülen hükümsüzlük ve tenkis iddialarının incelenmesi gerekirken, uyulan bozma ilamının yanılgılı değerlendirilmesi suretiyle bu iddialar incelenmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.