MÜHÜR BOZMA SUÇU YARGITAY KARARLARI
Yetkili makamlar tarafından mühürlenmiş bir yere, mala veya eşyaya yetkili mercilerin izni olmaksızın müdahale edilmesi ya da mührün kaldırılması anlamına gelir. Mührün izinsiz kaldırılması halinde Mühür bozma suçu oluşacaktır. Mühür bozma suçu yargıtay kararları örneklerini aşağıda bulabilirsiniz.
Mühür Bozma Beraat Yargıtay Kararı
Yargıtay 11. Ceza Dairesi Esas: 2023-2344 Karar:2024-8451 Karar Tarihi:25.06.2024
1. Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının 02.07.2015 tarihli ve 2015/3451 Esas sayılı iddianamesiyle, sanık ... hakkında mühür bozma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 203 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca cezaladırılmaları talebiyle Aydın Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.
2. Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.04.2016 tarihli ve 2015/976 Esas, 2016/486 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında mühür bozma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 203 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 51 nci maddesinin birinci fıkrası 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve erteleme hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
3. Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.04.2016 tarihli ve 2015/976 Esas, 2016/486 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 26.10.2022 tarihli ve 2021/8462 Esas, 2022/17896 Karar sayılı kararı ile; \"Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca, Dairemize gönderilen 12.11.2013 tarih ve 29415146-2525 sayılı cevabi yazıdan suça konu mühürleme tutanağını düzenleyen Aydem Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin mühürleme tarihinden önce 15.08.2008 tarihinde özelleştirildiğinin anlaşılması karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.03.2016 tarihli, 2015/21-1121 Esas ve 2016/111 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, sanığa yüklenen \"mühür bozma\" suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,\" nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bozma sonrası, Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.03.2023 tarihli ve 2022/1930 Esas, 2023/416 Karar sayılı kararı incelemeye konu kararı ile sanık hakkında mühür bozma suçundan 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 16.05.2023 tarihli ve 11-2023/48297 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, Aydın 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.03.2023 tarihli ve 2022/1930 Esas, 2023/416 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
Yargıtay 11. Ceza Dairesi Esas:2024-3581 Karar:2024-11113 Karar Tarihi:07.10.2024
1. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendinin; “Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.” şeklinde düzenlendiği belirlenmiştir.
2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 28.05.2024 tarihli ve KYB-2024/57010 sayılı Tebliğnamesinde, suç tarihi 24.04.2013, özelleşme tarihi ise 01.10.2013 olarak belirtilmiş ise de, dosya içeriğine göre, suç tarihinin 23.01.2012, özelleşme tarihinin ise 30.09.2010 olduğu belirlenerek yapılan incelemede; 23.01.2012 tarihli mühür bozma tutanağına konu 10.01.2012 tarihli mühürleme işlemini gerçekleştiren katılan Çoruh Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi'nin, mühürleme tarihinden önce 30.09.2010 tarihinde özelleştirilmesi nedeniyle, lisans sahibi özel şirket görevlileri tarafından yapılan bu mühürleme işlemine aykırı davranışta, 5237 sayılı Kanun'un 203 üncü maddesinde düzenlenen mühür bozma suçunun unsurlarının oluşmayacağı anlaşılmıştır.
3. Sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla mahkûmiyet hükmü kurulması Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmekle, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bahse konu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Borçka Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.03.2023 tarihli ve 2022/377 Esas, 2023/25 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bozma nedeni sanığın cezasının kaldırılmasını gerektirdiğinden ve yüklenen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı anlaşıldığından; sanığın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca BERAATİNE,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas:2017-11-332 Karar:2020-282 Karar Tarihi:11.06.2020
Sanık ...’ın sahibi olduğu .... Unlu Mamuller isimli iş yerinin görevliler tarafından iş yeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmaması nedeniyle üç kez, gıda üretim izni bulunmaması nedeniyle de bir kez olmak üzere mühürlenerek faaliyetten men edilmesine rağmen, sanığın sırasıyla 05.03.2009, 04.05.2009, 05.06.2009 ve 29.06.2009 tarihlerinde mühürleri bozduğunun ve faaliyete devam ettiğinin tespit edildiği olayda, sanığın mühür bozma eylemleri nedeniyle açılan kamu davaları birleştirilerek Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda TCK’nın 203/1, 43/1 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca sanığın 36.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Hükmü temyizen inceleyen Özel Dairece Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/600 esas sayılı dosyasının, mükerrer yargılama yapılmaması ve zincirleme suç hükümlerinin bu dosya yönünden de uygulanıp uygulanmayacağının tespiti bakımından dosya içerisine getirtilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, Yerel Mahkemece de bozmaya konu edilen dosyanın 04.05.2009 tarihli oturumda incelendiği ve teselsüle konu edilmediği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş ise de sanığın incelenen dosyadaki mühür bozma suçuna konu eylemlerinin sırasıyla 05.03.2009, 04.05.2009, 05.06.2009 ve 29.06.2009 tarihli eylemler olduğu, Özel Daire bozma ilamına konu edilen Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/600 esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden incelenmesi sonucunda da; bu kamu davasının sanığın, işletmekte olduğu iş yerine ilişkin mühür bozma eylemi nedeniyle açıldığı, suç tarihinin 05.03.2009, iddianame tarihinin ise 04.06.2009 olduğu hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, mükerrer yargılama yapılmasının önüne geçilebilmesi ve hukuki kesintiyi oluşturan ilk iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar olan süreçteki aynı suç işleme kararıyla aynı mağdura karşı gerçekleştirilen eylemlerin zincirleme biçimde işlenmiş mühür bozma suçunu, iddianameden sonraki eylemlerin ise ayrı suçu oluşturacağı, Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/600 esas sayılı dosyasındaki mühür bozma suçundan sanık hakkında verilen erteli 5 ay hapis cezasının kesinleştiği dikkate alınarak zincirleme suç kapsamında bulunduğu belirlenen ve sonradan sübutu kabul edilen eylemler nedeniyle zincirleme suça ilişkin hükümler de uygulanıp belirlenecek cezadan kesinleşmiş önceki cezanın mahsup edilmesi gerekebileceği de gözetilerek zincirleme suç hükümlerinin sanığın belirtilen dosyadaki eylemi yönünden de uygulama yeri olup olmadığının değerlendirilebilmesi bakımından, Yerel Mahkemece sanığın mühür bozma suçundan yargılandığı Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/600 esas sayılı dosyasının yeniden dosya içerisine getirtilip denetime olanak verecek şekilde bu dosyadaki mühürleme ve mühür bozma tespit tutanakları ile incelemeye konu dosyayı ilgilendiren kısımlarının onaylı birer örneğinin dosya içerisine alınarak, sanığın mükerrer yargılamaya konu mühür bozma eyleminin bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve mühür bozma eylemleri yönünden zincirleme suç sayısının yeniden değerlendirilmesi gerekirken, Yerel Mahkemece 04.05.2009 tarihli oturumda Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/600 esas sayılı dosyası yönünden yapılan inceleme sırasında henüz sanığın 05.03.2009 suç tarihli mühür bozma eylemini konu alan Bakırköy 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/775 esas ve 04.05.2009 suç tarihli mühür bozma eylemini konu alan Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/823 esas sayılı dosyalarının incelemeye konu dosya ile birleştirilmemiş olduğu gözetilmeden,
Öte yandan, Yerel Mahkemece sanık hakkında hüküm kurulurken temel cezanın takdiren ve teşdiden 800 gün adli para cezası olarak belirlendiği, sonuç gün adli para cezasının ise TCK’nın 52/2. maddesi uyarınca takdiren 30 TL’den paraya çevrilmesine karar verildiği, sanığın, incelemeye konu dosyada savunmasının alındığı 22.01.2010 tarihli, birleşen Bakırköy 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.03.2010 tarihli ve Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.03.2010 tarihli oturumlarında; evli ve 3 çocuklu olduğunu, pastane işletmeciliği yaptığını ve aylık ortalama 1.500 TL kazandığını, üzerine kayıtlı taşınır veya taşınmaz malı olmadığını beyan ettiği ve Yerel Mahkemece bu beyanlar dışında sanığın sosyal ve ekonomik durumu hakkında herhangi bir araştırma yaptırılmadığı göz önüne alındığında; Yerel Mahkemece adli para cezasının bir gün karşılığı miktarı belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılacak ise sanığın ekonomik ve diğer şahsi hâlleri dikkate alınarak bu doğrultuda alt sınırdan uzaklaşma gerekçesinin denetime olanak verecek şekilde gösterilmesi, bu hususta yapılan araştırmanın veya tespitin dosya içerisinde bulunması ve karara yansıtılması gerekirken, Yerel Mahkemece sanık hakkında sonuç gün adli para cezasının takdiren 30 TL olarak belirlenmesinde, sanığın ekonomik ve şahsi hâlleri yönünden herhangi bir araştırma yapılmadan ve ekonomik durumunun, beyanından daha iyi olduğuna ilişkin herhangi bir tespite yer verilmeden,
Eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.