Vergi Hukukunda İspat ve Delil

İspat Nedir?

Hukukta ispat, bir vakıanın doğruluğuna mahkemeyi ve/veya idareyi inandırmaktır. Kanunların izin verdiği delillerle ispat gerçekleşebilir. İspat bir süreçten oluşur.

Vergi Hukukunda İspat ve Delil

Vergi hukukunda ispat ve delil durumu için 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 3. madde B fıkrasına bakmak gerekir:

VUK. m.3-B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.

Vergi hukukunda delil türleri; bilirkişi raporları, uzman görüşü (mütalaa), keşif, mükellef beyanı, tanık ifadesi (olayla ilgilisi olan), evraklar, tutanak, tutulması zorunlu olan veya olmayan defterler, vb.

VUK 3. maddesine göre; yemin hariç her türlü delil davada ispat olarak kullanılabilir. Deliller için herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Uyuşmazlığın amacına uygun her türlü delil, ispat vasıtası olarak kullanılabilir. Vergi hukukundaki delillerin somut delillere dayanması gerekmektedir.

Vergi hukukunda/yargılamasında tanık beyanının geçerli olabilmesi için tanığın vergiyi doğuran olayla ilgisinin olması gerekmektedir. Tanığın olayla ilgisi ya doğrudan olmalıdır ya da ekonomik olarak kendisini ilgilendirmelidir.

Vergi Hukukunda İspat Yükü

Vergi hukukunda ispat, bir vergisel işlemdeki maddi olayın araç olarak delillerden yararlanmak suretiyle ortaya konulmasıdır.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir. (VUK m.3-B)

Madde fıkrasında belirtildiği gibi ispat yükü iddia edene aittir. Yani ispat yükü hem mükellefe/sorumluya hem de vergi idaresine aittir.

Vergi Hukukunda Delil ve İspat İle İlgili Danıştay Kararları

Danıştay VD.VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas:2021-1080 Karar:2023-339
mükellefin bir takım vergisel ödevlerin yerine getirmemesi gibi hususlar mükelleflere bir takım müeyyideler uygulanmasını gerektirir durumlar olsa da, faaliyette bulunmadığına, yani düzenlediği tüm faturaların sahte olduğuna tek başına kanıt olamayacağından, bu mükellef tarafından davacıya düzenlenen faturaların, somut araştırma ve tespitlere dayalı somut verilere dayanılmadan, gerçek bir mal teslimi ve hizmet ifasına dayanmadığı kabul edilerek davacı adına yapılan vergi ziyaı cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Danıştay 3.DAİRE Esas:2020-4744 Karar:2021-214
Davacının sadece el defterinde adının geçmesi dışında hukuken itibar edilebilir ve somut delillerle bu organizasyonda yer aldığının kanıtlandığından söz etmek mümkün değildir.

Danıştay VD.VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas:2023-153 Karar:2024-32
Davacının kayıtlarına intikal ettirdiği faturaların sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğunun tespiti halinde bu faturaları vergiden muaf esnaftan yaptığı alışverişi gizlemek maksadıyla kullandığının kabulü gerekmektedir. Alımların vergiden muaf esnaftan yapılmadığına ilişkin iddianın ispat yükü de davacıya ait olacaktır. Bu durumda Vergi Mahkemesince davacının faturalarını kayıtlarına intikal ettirdiği belirtilen mükellef hakkında yapılan tespitlerin değerlendirilmesi suretiyle yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

T.C. Danıştay VD.VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas:2008-664 Karar:2009-199
Vergi Usul Kanununun, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olacağını ve bunun, yemin hariç her türlü kanıtla ispatlanabileceğini öngören 3 üncü maddesinin (B) bendinin son fıkrasında yer alan, iktisadi, ticari ve teknik gereklere uygun düşmeyen ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun, iddia eden tarafından kanıtlanması gerektiği yolundaki kural gereğince, kurumun hesap ve işlemlerinin, kurum kazancının doğru olarak saptandığını gösterecek şekilde düzenlendiği hallerde, bu kazancın dağıtıldığını kanıtlama yükü vergi idaresine ait olmakla birlikte, davacı şirketin hasılatının bir kısmını yasal kayıtları dışında bırakarak ve gerçekten yapmadığı harcamalara ait faturaları maliyet kayıtlarına dahil ederek kurum kazancını gizlediği olayda, kayıt ve beyan dışı bırakılan kazancın dağıtılmayarak şirket tüzel kişiliği bünyesinde tutulduğunu kanıtlama yükünün vergi idaresine değil, davacıya düştüğü açıktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir