Kategori: Genel Kategori

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Tapu Devri

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmelerinde Tapu Devri

Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri iki şekilde hazırlanabilir. Bunlardan birincisi borçlar hukuku nitelikli sözleşme, ikincisi de miras hukuki nitelikli sözleşmedir.

Borçlar hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım alacaklısı olan kişi sağlığında taşınmazı devretme borcu altına girmektedir. Bakım borçlusunun da taşınmaz mülkiyetinin kendi üzerine geçirilmesini talep etme hakkı doğmaktadır. Bu sözleşme her ne kadar borçlar hukuku nitelikli olsa dahi, bu sözleşmenin, Türk Borçlar Kanunu 612. maddedeki miras sözleşmesi şeklinde yapılması gerekmektedir.

Bu sözleşme tapu müdürlüğünde gerçekleştiriliyorsa hemen burada tapu devri de sağlanabilecektir. Tapu müdürlüğünden başka bir yerde (noterde sözleşmenin yapılması halinde tarafların tapu müdürlüğüne birlikte başvurmak suretiyle intikali gerçekleştirmesi gerekecektir. Eğer ki mülkiyeti devir borcu bulunan bakım alacaklısı, tapuda devir işlemini gerçekleştirmiyorsa dava yoluyla devir sağlanabilecektir.

Miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesinin hazırlanmasıyla birlikte ise bakım alacaklısı edimini ölüme bağlı bir tasarruf ile yerine getirir. Bakım alacaklısı, bakım borçlusunu mirasçı veya vasiyet alacaklısı olarak atar ve yüklendiği edimi ifa eder. Bu sözleşme türünde bakım alacaklısı sağlığında herhangi bir borç altına girmez. Bakım borçlusu olan kişi bakım alacaklısının vefatıyla birlikte haklarına kavuşacaktır.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi İçin Gerekli Evraklar 

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi tapuda yapılacak ise gerekli evraklar şunlardır:

  • Taraflara, tanıklara ve varsa temsilcilerine ait kimlik belgesi
  • Bakım alacaklısının 1 adet, bakım borçlusunun 2 adet fotoğrafı
  • Temsilci var ise temsilciye ait belge ( Vekaletname, vasilik kararı..)
  • Taşınmazın emlak beyan değerini gösteren belge ( Belediyeden alınır.)
  • Var ise taşınmaza ait tapu senedi

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmelerinde Bakım Alacaklısı Lehine İpotek Tesis Edilmesi

Bakım alacaklısı da alacağını güvence altına almak adına yasal ipotek hakkını kullanabilecektir. Ayrıca taraflar arasında düzenlenen sözleşmede herhangi bir başka güvence daha verilmişse, bakım alacaklısının bu hakları da saklı olacaktır. Bakım borçlusuna bir taşınmazını devretmiş olan bakım alacaklısı, haklarını güvence altına almak üzere, bu taşınmaz üzerinde satıcı gibi yasal ipotek hakkına sahiptir. Bakım borçlusuna bir taşınmazını devretmiş olan bakım alacaklısı, haklarını güvence altına almak üzere, bu taşınmaz üzerinde satıcı gibi yasal ipotek hakkına sahiptir. Bakım alacaklısı taşınmaz mülkiyetinin geçirilmesinden başlayarak üç ay içinde ipotek hakkının tescilini istemelidir. Eğer ipoteğin tescili süresi içinde istenmezse, bakım borçlusu, o taşınmaz üzerinde mutlak bir tasarruf hakkına sahip olur.

Bakım alacaklısı tarafından bakım borçlusuna devredilen taşınmaz üzerinde bakım alacaklısı lehine ipotek tesis edilebilmektedir. Bakım borçlusunun ölünceye kadar bakma sözleşmesinden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, bakım alacaklısı lehine tesis edilmiş olan bu ipotek sayesinde bakım borçlusunun kötü niyetli davranışlarla yapacağı satışlar dolayısıyla iyiniyetli 3. kişilerin hakkının korunması yoluyla bakım alacaklısının mağdur edilmesinin de önüne geçilecektir.

Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin imzalanmasıyla birlikte tarafların karşılıklı borç ve yükümlülüklerinin doğduğunun kabulü gerekir. Bakım borçlusu bakım yükümlülüğünü, bakım alacaklısı da taşınmaz mülkiyetini bakım borçlusu üzerine geçirme yükümlülüğünü yerine getirmekle mükelleftir.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Tapuya Şerh 

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi tapuya şerh edilir mi? Yapılacak olan bu sözleşmede bakım alacaklısı sözleşme konusu gayrimenkulü bakım borçlusuna sözleşmenin başında devredebilir. Yukarıda bahsettiğimiz bakım alacaklısının lehine ipotek tesis etmesi budur. Bu ipotek hakkı devrin gerçekleştiği tarihten itibaren üç ay içinde kullanılmalıdır.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmelerinde Tapu Harcı

İlgili belediyece bildirilen emlak beyan değerinden (rayiç değer) az olmamak üzere beyan edilecek değeri üzerinden, bakım borçlusu ve bakım alacaklısından ayrı ayrı binde 16,5 oranında tapu harcı tahsil edilecektir.

Döner sermaye işletmesince her yıl belirlenen tarifeye göre ücret alınır.

paket tur sözleşmeleri

Paket Tur Sözleşmeleri

Hem ülkemizde hem de dünyada her yıl milyonlarca insan turistik amaçlarla seyahat etmektedir. Seyahat etmek isteyenlerden bazıları paket tur sözleşmesiyle seyahat etmektedir. Özellikle son zamanlarda paket tur sözleşmeleri çok fazla tercih edilmektedir. İşte bu da beraberinde bazı sorunlar getirmektedir. Bu yazımızda paket tur sözleşmesinin sorun ve çözümlerine değinilecektir.

Paket Tur Sözleşmesi Nedir ?

Okumaya devam et

basit yargılama usulü

Basit Yargılama Usulü

Basit yargılama usulü hem hukuk hem de ceza alanında bulunmaktadır. Bu makalemizde hukuk alanındaki basit yargılama usulünü inceleyeceğiz. Basit yargılama usulü Hukuk Muhakemeleri Kanunu 316 – 322. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Basit Yargılama Usulü Nedir ?

Basit yargılama usulü, uzun dava sürelerinin kısaltılmasıyla daha hızlı ve daha basit bir yargılamanın yürütülmesi usulüdür.

Basit Yargılama Usulüne Tabi Davalar 

Basit yargılama usulü, kanunlarda açıkça belirtilenler dışında, aşağıdaki durumlarda uygulanır:

  • Sulh hukuk mahkemelerinin görevine giren dava ve işler.
  • Doğrudan dosya üzerinden karar vermek konusunda kanunun mahkemeye takdir
    hakkı tanıdığı dava ve işler.
  •  İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz, delil tespiti gibi geçici hukuki koruma talepleri ile deniz
    raporlarının alınması, dispeççi atanması talepleri ve bunlara karşı yapılacak olan itirazlar.
  •  Her çeşit nafaka davaları ile velayet ve vesayete ilişkin dava ve işler.
  •  Hizmet ilişkisinden doğan davalar.
  • Konkordato ve sermaye şirketleri veya kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden
    yapılandırılmasına ilişkin açılacak davalar.
  • Tahkim hükümlerine göre, mahkemenin görev alanına giren dava ve işler.
  •  Diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama usulü dışındaki yargılama usullerinin
    uygulanacağı belirtilen dava ve işler.

Basit Yargılama Usulü Dilekçeler Aşaması

Basit yargılama usulünde dava açılması ve davaya cevap verilmesi dilekçe ile olur.

Basit yargılama usulünde cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkansız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhal bildirilir.

Basit yargılama usulüne tabi davalarda taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi veremezler.

Dava ve cevap dilekçeleri yönetmelikte belirlenecek formun doldurulması suretiyle de verilebilir.

Basit Yargılama Usulü Delil Sunma

Basit yargılama usulünde taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır.

Basit Yargılama Usulü İddia ve Savunmanın Genişletilmesi veya Değiştirilmesi Yasağı

Basit yargılama usulünde iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar.

Basit Yargılama Usulü Ön İnceleme ve Tahkikat

Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verecektir.

Daha önce karar verilemeyen hallerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hakim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.

Mahkeme, tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılmasını yukarıdaki fıkrada belirtilen duruşma hariç, iki duruşmada tamamlar. Duruşmalar arasındaki süre bir aydan daha uzun olamaz. İşin niteliği gereği bilirkişi incelemesinin uzaması, istinabe yoluyla tahkikat işlemlerinin yürütülmesi gibi zorunlu hâllerde, hakim gerekçesini belirterek bir aydan sonrası için de duruşma günü belirleyebilir ve ikiden fazla duruşma yapabilir.

Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.

Basit Yargılama Usulü Hmk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hallerde, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır.

hatalı diş tedavisi

Hatalı Diş Tedavisi Nedeniyle Tazminat

Diş doktorlarının yapmış oldukları tıbbi müdahaleler kişinin bedenine doğrudan müdahale niteliğindedir. Bu yüzden diş doktorunun herhangi bir hatası söz konusu olduğunda bu durum haksız fiil ve suç oluşturmaktadır.

Diş Hekiminin Hukuksal Sorumluluğu 

Diş hekimin hukuksal sorumluluğu demek, doktorun tıbbi hatalardan dolayı olan sorumluluğu anlamına gelmektedir.

Diş hekiminin tıbbi hatalardan dolayı sorumluluğunun üç türü vardır:
• Ceza Sorumluluğu
• Tazminat Sorumluluğu
• Disiplin Sorumluluğu
Her üç halde de hekim bir yaptırım ile karşı karşıya kalacaktır. Ancak bu yaptırımlar birbirinden oldukça farklı niteliktedir. Biz bu yazımızda hekimin tazminat sorumluluğu üzerinde duracağız.

Diş Hekiminin Tazminat Sorumluluğu 

Tazminat sorumluluğu, diş doktorunun hatalı tıbbi müdahalesi ile meydana gelen gerek maddi ve gerekse manevi zararı karşılaması konularını kapsamaktadır. Bu tazminatların miktarı önceden belli değildir. Mahkeme tarafından meydana gelen somut zarara göre veya manevi tatmin amacına yönelik olarak belirlenecek ve hekim veya hastane tarafından bizzat hastaya veya hasta yakınlarına ödenecektir.

Hastanın sağlığının kötüleşmesine, acı çekmesine neden olduğu takdirde, hastanın kendisine tazminat ödemesi yapılacaktır. Ölümü halinde ise hasta yakınlarına ödeme yapılacaktır. Tazminat, hastanın veya yakınlarının uğradığı maddi ve manevi zararlar karşılığında ödenecektir.

Maddi tazminat, hastanın hatalı tıbbi müdahale dolayısıyla iyileşmek amacıyla yapmış olduğu harcamaların karşılığı olarak ödenecektir. Hastanın hatalı tıbbi müdahale dolayısıyla ikinci bir ameliyat yaptırması, bazı ilaç veya medikal malzemeyi kullanmak zorunda kalması durumunda, bu ikinci ameliyatın, ilaç ve medikal malzemelerin masrafları diş hekiminden talep edilebilecektir. Uygulamada Yargıtay hastanın sigortasının bu masrafları ödemesi durumunda, hastanın ayrıca bu masrafları talep edemeyeceğine karar vermektedir. Ancak bu takdirde de bu kez sigortanın diş hekiminden bu masrafları talep etmesi olanaklıdır.

Maddi tazminat ancak hastanın belgeleyebildiği harcamaların karşılığı olarak ödenir. Belgelenemeyen harcamaların ödemesi yapılmayacaktır.

Manevi tazminat ise hastanın hatalı müdahale dolayısıyla çektiği acının, ıstırabın karşılığı olarak ödenmesi gereken tazminattır. Bu tazminat özellikle hastanın ölümü durumunda büyük önem kazanır ve hasta yakınlarına hastanın ölümü dolayısıyla çektikleri acıyı hafifletmek amacıyla ödenir. Manevi tazminat miktarı maddi tazminattan farklı olarak hakimin takdirine bırakılmıştır. Somut olayın durumuna, hastanın veya yakınlarının maruz kaldığı olaylara göre hakim bu miktarı belirleyecektir.

Diş hekimi kamu görevlisi ise, başka anlatımla bir kamu hastanesinde görev yapıyorsa, hasta veya yakınları doğrudan hekim aleyhine tazminat davası açamaz. Bu durumda tazminat davası kurum aleyhine (Sağlık Bakanlığı, üniversite gibi) ve idare mahkemesinde açılır. Sonuçta kurum hakkında tazminat ödeme kararı çıkarsa, kurum bunu hastaya ödeyip, daha sonra ise diş hekiminden talep eder.

malpraktis

Malpraktis Davaları

Malpraktis Nedir ? 

Malpraktis, kötü, hatalı uygulama anlamına gelmektedir. Uygulamada; bir meslek mensubunun mesleklerini uygulaması esnasında ortaya çıkan kusurlu hareketlerdir.

Tıbbi malpraktis (doktor hatası) kavramı ise, sağlık çalışanlarının tedavi sırasında standart güncel uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya tedavinin eksik ya da yanlış yapması sonucu oluşan zarar şeklinde tanımlanabilir. Tıbbi ihmal, görev ihmali, görevi kötüye kullanma da denebilir.

Doktor hatası nedeniyle tazminat davası açabilirsiniz. Çünkü; doktor hatası sonucunda haksız fiile, sözleşmeye aykırılığa, vekaletsiz iş görme gibi hukuka aykırı fiillerle karşı karşıya kalmış oluyorsunuz.

Malpraktis davaları, sağlık çalışanlarının hatası nedeniyle oluşan dava türleridir. Hem ceza hem de tazminat davalarını kapsamaktadır. Bu makalemizde doktor hatası nedeniyle tazminat davası konusu hakkında bilgi verilecektir.

Malpraktis Davaları Nasıl Açılır ?

Hasta eğer hekimin kusurunu, zararın varlığını, kusur ve zarar arası nedensellik bağını ispat ederse maddi- manevi tazminat talebinde bulunma hakkına sahiptir. Zararın ispatı zarar görene düşmektedir. Maddi tazminat talebi halinde, ölüm ya da cismani bir zarar olmalıdır. Ölüm halinde uğranılan zararların bazıları Türk Borçlar Kanunu’nda belirlenmiştir. Bunlara cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin uğradıkları kayıpları örnek verebiliriz. Ölüm halinde tazminat talebini ölenin eşi, çocukları vs. yapabilir. Cismani zarar (bedensel zarar) halinde tazminat talebini sadece hasta yapmalıdır. Bedensel zarar halinde hastanın tedavi giderlerini, kazanç kaybını, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpların, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpların tazmin edilmesini isteyebilir. Unutulmamalıdır ki tazminat ve zarar eşit değildir. Yani zararın miktarı ile tazminat eşit olmak zorunda değildir ve tazminat miktarı zarardan fazla da olamaz.

Manevi tazminat talebi için de manevi zarar olmalıdır. Manevi zarar da malpraktis için kişinin sağlığındaki istenmeyen durumun gerçekleşmesi yeterli olacaktır. Manevi tazminat talebini hasta yapabileceği gibi ailesi de duyulan acı, elem ,keder nedeniyle yapabilir.

Malpraktis Davaları Kime Karşı Açılır ?

Kamu kurumlarında çalışan doktorlar için Anayasanın 129. maddesi gereği doktora doğrudan dava açılamaz. Bu nedenle kamu hastanelerindeki hatalı tıbbi uygulama için dava doğrudan ilgili kamu kurumuna açılmalıdır. Kamu kurumunun doktora rücu hakkı vardır.

Özel hastanelerdeki yanlış tıbbi uygulamalar için ise davayı hem tedaviyi gerçekleştiren doktor adına hem de hastane aleyhine açılabilir. Eğer hastaneye karşı dava açılacaksa hastane ve hasta arasındaki sözleşmeye göre dava açılabilir. Ancak özel hastanedeki doktora karşı dava açılacaksa o zaman TBK 49. maddeye göre dava açılması gerekmektedir.

Sağlık çalışanları, hastaya verdiği zararlardan dolayı Türk Borçlar Kanunu 49. madde uyarınca sorumlu tutulabilecektir.

Hekime yardımcı olan şahısların hastaya verdiği zararlardan dolayı yine Türk Borçlar Kanunu 49. madde uyarınca zarar veren şahısa karşı dava yoluna gidilebilecektir. Ya da TBK 66. madde ( Adam çalıştıranın sorumluluğu) uyarınca da istihdam eden hekime karşı dava yoluna gidilebilir.

Malpraktis Davalarında Görevli Mahkeme

Görevli mahkemeler duruma göre değişkenlik gösterir. Bu durumlara bakacak olursak;

  • Özel muayenehanesinde çalışan doktorun hata yapması sonucu açılacak olan tazminat davalarında görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir . Bu durumda hekim ve hasta arasında gerçekleşen sözleşme vekalet sözleşmesidir. Bu dava hekime karşı açılacaktır. Burada hasta tüketici konumundadır.
  • Özel hastanede çalışan bir hekimin hata yapması sonucu açılacak olan doktor hatası nedeniyle tazminat davasında görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir . Burada hekimle yapılan bir sözleşme yoktur. Sözleşme özel hastaneyle yapılmıştır. Dava özel hastaneye karşı açılacaktır. Hastane tacir, hasta tüketici konumundadır. Doktor burada taraf değildir. Doktor, burada TBK 116. maddeye göre ifa yardımcısıdır. Hastane tacir olduğu için Ticaret Mahkemesi görevli değil midir? diye düşünülebilir. Ancak burada özel hüküm olan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun devreye girdiği için görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olacaktır.
  • Devlet hastanesindeki doktorun hata yapması sonucunda açılacak davada görevli mahkeme İdare Mahkemesi’dir . Ancak öncelikle idareye başvuru şartı vardır. Başvurunun cevaplanmaması veya olumsuz cevaplanması halinde dava Sağlık Bakanlığı’na karşı açılacaktır. Sağlık Bakanlığı tazminat öderse eğer bu tazminat doktora rücu edilecektir. Sağlık Bakanlığı doktora karşı Asliye Hukuk Mahkemesi’nde haksız fiil hükümlerine göre rücu davasını açacaktır.
  • Üniversite hastanelerinde yapılan hata nedeniyle açılacak olan malpraktis davasında görevli mahkeme İdare Mahkemesi’dir. Tazminat davası, üniversitenin rektörlüğüne  karşı açılacaktır. Ancak öncelikle başvuru yapılması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı’na karşı dava açılmayacaktır.
  • Sigorta şirketine (doktorun sorumluluk sigortası) karşı açılacak davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir.

Doktor Hatası Nedeniyle Tazminat Davası Zamanaşımı

Tıbbi malpraktis davalarında zamanaşımı süreleri vardır.

Türk Borçlar Kanunu 49. maddeye (Haksız Fiil) dayanarak açılan davada, 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süresi vardır. Türk Borçlar Kanunu 72. maddeye bakacak olursak;

Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.  Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır

Vekalet sözleşmesine göre açılacak olan davalarda eskiden 5 yıllık zamanaşımı uygulanmaktaydı. Ancak artık 10 yıllık zamanaşımı uygulanacaktır. Vekalet sözleşmesi nedeniyle açılacak olan tazminat davalarında Türk Borçlar Kanunu 146. madde uygulama alanı bulacaktır:

Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.

Eser sözleşmelerinde (Meme estetiği, meme büyütme, meme küçültme, meme silikonu, yağ aldırma, kalça büyütme, saç ekimi gibi tıbbi hatalarda) ise 5 yıllık zamanaşımı uygulanmaktadır.

Malpraktis Davasında İstenebilecek Tazminatlar 

Doktor hatası sonucu zarar gören hastanın tazminat isteme hakkı bulunmaktadır:

1-) Maddi Tazminat – Doktorun hatası sonucu bu hatanın düzeltilebilmesi amacıyla harcanan tüm tedavi masrafları,  ayrıca kişinin iş görmezlikten dolayı da geçici veya sürekli ve bakıcı gideri maddi tazminata girmektedir.

2-) Manevi Tazminat – Bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.

3-) Destekten Yoksun Kalma Tazminatı – Doktor hatası sonucu ölen bir kişinin yaşarken destek verdiği kişilerin aldığı desteğin ölüm sebebiyle ortadan kalkması neticesinde destek alanların uğradıkları zarardır. Bu kişiler bu tazminatı sorumlu kişi veya kurumlardan isteyebileceklerdir.

Malpraktis Davasında Arabuluculuk Zorunlu Mu ? 

Tüketici veya Ticaret Mahkemesinde açılacak olan davalarda arabulucuya başvurmak zorunludur. Ancak İdare Mahkemesinde açılacak olan davalarda arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Doktor Mesleki Sorumluluk Sigortası

1219 Sayılı Kanun’a göre doktorlar, diş hekimleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar tıbbi kötü uygulama nedeniyle kendilerinden talep edilebilecek zararlar ile kurumlarınca kendilerine yapılacak rüculara karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Bu sigorta priminin yarısı kendileri tarafından, diğer yarısı döner sermayesi bulunan kurumlarda döner sermayeden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum bütçelerinden ödenir.

meme estetiği

Meme Estetiği Hataları Nedeniyle Tazminat Davası

Kadınların özellikle son zamanlarda en fazla talep ettiği cerrahi uygulamalar arasında yer alan meme estetiği, çoğunlukla meme büyütme, meme küçültme, meme dikleştirme ve meme ucu estetiği işlemleridir.

Yapılan bu estetik müdahale, kişinin istediği gibi sonuçlanmayabiliyor. Estetik doktorunun yaptığı bir hata veya başka bir komplikasyon gelişmesi sonucu estetik yaptırmak isteyen kişi mağdur olabiliyor. Özellikle yasal olmayan yerlerde ve meme estetiği uzmanı olmayan kişiler tarafından yapılan işlemlerin böyle sonuçlar doğurması kaçınılmaz olabiliyor. Peki yapılan yanlış estetik sonucunda ne gibi haklarınız var:

Göğüs Estetiği Hatası Nedeniyle Tazminat 

Yanlış göğüs estetiği nedeniyle mağdur olan kişi, sorumlulara karşı dava açarak kusurları oranında tazminat isteyebilecektir. Estetik mağduru kişi hem maddi hem manevi tazminat isteyebilecektir.

Yanlış göğüs estetiği tazminat hakkı; estetik yapacak kişi ve doktor arasında bir sözleşme kurulur. Bu sözleşme “eser sözleşmesi” dir. Eser sözleşmesine göre doktor, belli bir eser meydana getirmeyi taahhüt eder. Hasta ise yapılacak iş karşılığında bir bedel ödemeyi taahhüt eder. Burada eser konusu göğüs estetiğidir.

Meme Estetiği Hatası Nedeniyle Maddi Tazminat Davası 

Göğüs estetiği doktor hatası sonucu hastanın istediği gibi olmamışsa o zaman hasta kusurlu olan doktora karşı maddi tazminat davası açabilecektir.

Göğüs Estetiği Hatası Nedeniyle Manevi Tazminat Davası 

Yanlış göğüs estetiği sonucu mağdur olan hasta, kusurlu olan doktordan manevi tazminat talep edebilecektir. Böyle bir dava açmayı düşünüyorsanız mutlaka bir sağlık hukuku avukatına danışmanızı önermekteyiz.

Göğüs Estetiği Doktor Hatası 

müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören vekilden (doktordan), tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam  ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Konuyla ilgili detaylı bilgi açmak için mutlaka bir uzman sağlık hukuku avukatına danışmanınızı önermekteyiz.

Hatalı Göğüs Estetiği Nedeniyle Tazminat Davası Görevli Mahkeme

Estetik operasyonlar, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına gireceğinden görevli mahkeme tüketici mahkemesi olacaktır. Yetkili mahkeme ise genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri mahkemesi veya tüketici davalarına ilişkin özel yetki düzenlemesi gereği davacının yerleşim yeri mahkemesidir. Yani dava, hekim veya sağlık kurumunun bulunduğu yer tüketici mahkemesi yahut hastanın yerleşim yeri tüketici mahkemesinde açılabilir. Eğer davanın açılacağı yerde tüketici mahkemesi bulunmuyorsa, davaya asliye hukuk mahkemesi, tüketici mahkemesi sıfatıyla bakar.

Yanlış Meme Estetiği Tazminat Davası Zamanaşımı

Eser sözleşmeleri, genel olarak 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Hekimin ağır ihmalinin olduğu durumlarda ise bu süre 20 yıldır. Hekimin kararlaştırılandan farklı bir müdahale gerçekleştirmesi gibi vekaletsiz iş görme kapsamına giren hallerde ise 10 yıllık dava zamanaşımı süresi uygulanacaktır.

estetik

Estetik Ameliyat Hatalarında Tazminat Davası

Estetik operasyonların yaygınlaşmasıyla birlikte bu müdahalelerden doğan hak kayıpları sebebiyle açılan tazminat davalarının sayısı da giderek artmaktadır. Estetik müdahaleler, büyük ölçüde sonuç taahhüt eden sözleşmeler niteliğinde karşımıza çıkar. Diğer operasyonların aksine, burun estetiği, meme estetiği, yağ aldırma, gerdirme gibi operasyonlarda hekim sonuç taahhüdünde bulunmaktadır. Bu yüzden hekimin sorumluluğu ağırlaştırılmış ve sonuca yönelik olarak karşımıza çıkar. Bu kapsamda hekimin gerekli özeni göstermesi yeterli olmayıp ayrıca taahhüt edilen sonuca uygun olarak borcunu ifa etmesi gerekir.

Estetik Müdahalelerle İlgili Sözleşmelerin Hukuki Niteliği

Hekimin veya sağlık kurumunun hastaya yapacağı müdahalelerde tazminat yükümlülüğünün kapsamı sözleşmenin niteliğine göre belirlenir. Estetik müdahaleler ve diş tedavileri haricindeki operasyonlar genel olarak vekalet sözleşmesi kapsamındadır. Bu tarz operasyonlara yönelik sözleşmelerde hekim veya kurum yalnızca iyi bir hekimden beklenecek objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmekle mükelleftir. Sonuç taahhüt edilmediğinden, beklenen sonucun gerçekleşmemesi, tek başına hekimin sorumluluğunu doğurmaz.

Ancak eser sözleşmesinde olduğu gibi sonuç taahhüdüyle gerçekleştirilen estetik operasyonlarda, hekim hem iyi bir hekimden beklenen dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun hareket etmeli, hem de kararlaştırılan sonuca uygun olarak işlemi tamamlamalıdır. Zira çoğu kez estetik müdahaleler tedavi amacıyla değil, görünümü güzelleştirme amacıyla gerçekleştirilmektedir. Yani burada hasta öyle bir konumdadır ki, sonucun gerçekleşmemesi ihtimalinde sözleşmeden beklediği yararı elde edemeyecek, aksine belki de öncesinden daha dezavantajlı bir durumla karşı karşıya kalabilecektir. Bu sebeple, her ne kadar aksini savunan görüşler mevcutsa da Yargıtay’ın da katıldığı hakim görüş, estetik operasyonların eser sözleşmesi niteliğinde olduğu ve istenen sonucun elde edilmemesi halinde hekimin veya kurumun sorumluluğuna başvurulabileceği yönündedir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da hekimin sorumluluğunun kusur sorumluluğu esaslarına göre belirleneceğidir. Yani hekim, iyi bir hekimden beklenen şekilde hareket etmiş, sonucun kararlaştırılan şekilde gerçekleşmesi için ideal çabayı sergilemiş, yine de örneğin hastadan kaynaklanan sebeplerle sonuç istenilen şekilde meydana gelmemişse, hekimin kusurlu olduğundan bahsedilemez. Kusur durumu ise bilirkişi raporu ile belirlenir.

Estetik Yapan Doktorun Borçları

Öncelikle hasta, yapılacak müdahaleden önce operasyonun olası sonuçları, riskleri, müdahale sonrası dikkat edilmesi gereken hususlar ve ortaya çıkabilecek komplikasyonlar hakkında aydınlatılmış olmalıdır. Bu aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi dahi tek başına hukuki sorumluluğun doğması açısından yeterlidir. Zira hastanın rızası, olabildiğince açık ve anlaşılır bir bilgilendirme sonrasında alınmış olmalıdır ki, müdahale hukuka uygun olabilsin.

Sonucun kararlaştırılması ve sözleşmenin buna uygun olarak kurulması sonucunda, hekim artık hem amaca uygun güzel bir görünüm oluşturma hem de sürecin sağlıklı şekilde sonuçlandırılması borcu altına girmiş olur. Tekrar belirtelim ki, hekimin sonuca yönelik uygun davranışları, sonuç istenilen ve kararlaştırılan şekilde elde edilmedikçe, borcun gereği gibi ifası için yeterli değildir.

Ayrıca, hekimin şahsının önem arz ettiği ve güvenin büyük rol oynadığı bu tarz operasyonlar açısından hekimin bizzat ifa yükümlülüğü bulunmaktadır. Yani hekim, operasyonu bizzat gerçekleştirmelidir. Pek tabii, operasyon sırasında ifa yardımcısı olarak hemşire veya anestezist gibi bir takım diğer kişilerin ifa aşamasında rol oynaması mümkündür. Bu kişilerin sebep olduğu zararlardan da sözleşmenin tarafı olan hekim veya kurum sorumlu tutulabilir.

Estetik Ameliyat Hatalarında Talep Edilebilecek Hususlar 

Sonucun kararlaştırılan şekle aykırı olarak meydana gelmesi, “ayıp” olarak nitelendirilir. Bu halde, hasta ek ücret ödemeksizin ayıbın giderilmesini, ödediği ücretin iadesini, ayıp oranında bedelden indirim yapılmasını ve her türlü maddi ve manevi zararlarının giderilmesini talep edebilir.

Ayrıca, cismani zararlardan, iş gücü kaybından ve ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan talepler de genel hükümlere göre maddi zararlar çerçevesinde talep edilebilir. Örneğin, kişi elde edilen uygunsuz görünüm neticesinde ekonomik olarak elde edeceği değerlerden mahrum kalacaksa, yahut kişinin vücudunda müdahaleden kaynaklanan bir hasar meydana geldiyse, sözleşmenin tarafı olan hekim veya kurum bunları tazmin etmekle sorumlu tutulabilir.

Elde edilen görünümün kötü veya kararlaştırılan şekle uygun olmaması durumunda hasta, duyduğu şiddetli acı veya üzüntü sebebiyle manevi tazminata hükmedilmesini de talep edebilir.

Estetik Hata Nedeniyle Dava Kime Karşı Açılacak

Davanın kime karşı açılacağı konusu ise sözleşmenin kiminle yapıldığına göre değişiklik gösterir. Özel bir klinikte bizzat operasyonu gerçekleştirecek olan hekim ile hasta arasında kurulan sözleşmelerde davalı taraf doğrudan hekim olacaktır.

Şayet özleşme bir sağlık kurumu ile hasta arasında kurulmuşsa hekim ve operasyona katılan diğer çalışanlardan kaynaklanan zararlarla ilgili talepler doğrudan kuruma yönlendirilecektir.

Estetik Operasyon Hatalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme 

Görev ve yetki, ilgili davanın hangi mahkemede açılacağını belirleyen kurallardır. Estetik operasyonlar, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına gireceğinden görevli mahkeme tüketici mahkemesi olacaktır. Yetkili mahkeme ise genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri mahkemesi veya tüketici davalarına ilişkin özel yetki düzenlemesi gereği davacının yerleşim yeri mahkemesidir. Yani dava, hekim veya sağlık kurumunun bulunduğu yer tüketici mahkemesi yahut hastanın yerleşim yeri tüketici mahkemesinde açılabilir. Eğer davanın açılacağı yerde tüketici mahkemesi bulunmuyorsa, davaya asliye hukuk mahkemesi, tüketici mahkemesi sıfatıyla bakar.

Estetik Operasyon Hatalarında Açılacak Davada Zamanaşımı

Eser sözleşmeleri, genel olarak 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Hekimin ağır ihmalinin olduğu durumlarda ise bu süre 20 yıldır. Hekimin kararlaştırılandan farklı bir müdahale gerçekleştirmesi gibi vekaletsiz iş görme kapsamına giren hallerde ise 10 yıllık dava zamanaşımı süresi uygulanır.

kat mülkiyeti

Kat Mülkiyeti Hukuku

Kat Mülkiyeti Nedir ?  

Kat mülkiyetinin tanımı Kat Mülkiyeti Kanunu 3. madde 1. fıkrada yapılmıştır:

Kat mülkiyeti, arsa payı ve ana gayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyettir.

Kat mülkiyeti hukukunda bağımsız bölüm üzerindeki (örneğin daire üzerindeki) mülkiyet hakkının dayanağı malik kişinin ana taşınmaz üzerinde sahip olduğu arsa payıdır. Arsa üzerindeki mülkiyet hakkı ile bağımsız bölüm üzerindeki mülkiyet hakkı birbiriyle bağlantılıdır. Yani bağımsız bölümün mülkiyeti arsa payına bağlıdır. Bu nedenle arsa payı olmadan bağımsız bölüm kazanılamaz ve devredilemez.

Bağımsız Bölüm Nedir ?

Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre bağımsız bölüm, ana gayrimenkulün ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya elverişli olan ve bağımsız mülkiyete konu olan bölümlere denir. Kat mülkiyeti bağımsız bölüm üzerinde kurulabilir. Bir yapıda bulunan kat, daire, dükkan, depo, mağaza, mahzen gibi bölümler bağımsız bölümlerdir.

Kat Mülkiyeti Kurulması İçin Gereken Özellikler

Kat mülkiyetinin kurulabilmesi için yapının belli özelliklere sahip olması gerekmektedir. Kat mülkiyeti kurulabilmesi için sahip olunması gereken özellikler :

1-) Yapının Tamamının Kargir Olması 

Kat mülkiyetinin kurulabilmesi için öncelikle yapının tamamının kargir yapı niteliği taşıması gerekir. Bir yapının kargir olup olmadığını Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün izahnamesinde belirtilmiştir.

2-) Yapının Tamamlanmış Olması Gerekir 

Kat mülkiyeti kurulmak istenen yapının tamamen tamamlanmış olması gerekir. Bir yapının tamamlanmış sayılabilmesi için yapı kullanma izin belgesinin (iskan belgesi) alınmış olması gerekir.

Kat mülkiyeti yapının tümü üzerinde kurulabilir. Sadece birkaç bağımsız bölüm üzerinde kat mülkiyeti kurulamaz.

Kat Mülkiyeti Nasıl Alınır ?

Bir yapının kat mülkiyeti kurulabilmesi için ana taşınmazın maliklerinin iradesi  veya bir mahkeme kararının bulunması gerekmektedir.

1-) Kat Mülkiyetinin Maliklerin İradesiyle Kurulması 

Kat Mülkiyeti Kanunu 10. madde ve devamında maliklerin iradesiyle kat mülkiyetinin kurulabileceği belirtilmiştir. Buna göre;

Ana taşınmazda kat mülkiyeti kurulabilmesi için tüm maliklerin onayı şarttır. Kat mülkiyetinin kurulabilmesi için o gayrimenkulün malikinin veya bütün paydaşların tapu idaresine başvurusu gerekmektedir.

Kat mülkiyeti resmi senetle ve tapu siciline tescil ile doğmaktadır. Bu resmi senet tapu memurunca düzenlenir.

2-) Kat Mülkiyetinin Dava Yoluyla Kurulması 

Maliklerin irade ile kurulamayan kat mülkiyeti, ortaklığın kat mülkiyeti kurulmak suretiyle giderilmesi davası ile kurulabilir.

Online Avukatlık Hizmeti

Online Avukat

Küresel pandemi döneminde hem dünyada hem Türkiye’de internet ve sosyal medya kullanım oranlarında artış olduğu belirlenmiştir.

Online avukat danışmanlığı, ülkemizde özellikle yaşadığımız pandemi sonrası artış göstermiştir. Online danışmanlık; uzman bir avukatın internet üzerinden sizinle hukuki sorunlarınız üzerine konuşması ve hukuki destek ve yardım sunmasıdır. Hukuki danışmanlığın yüz yüze bir şekilde yapılması elbette ki danışmanlık alan kişi için daha iyi olacaktır. Ancak şartlar zorladığında ihtiyacı olan kişilere teknolojiden yararlanılarak yardımcı olmak faydalı olacaktır. Uzakta bulunan veya istediği etkin ve yararlı hukuki danışmanlığı bulamayan müvekkil adaylarımızın interneti kullanarak görüntülü veya sesli bir şekilde online danışmanlık hizmeti alabilirler.

Online Avukat – Online Hukuki Danışmanlık hizmeti hangi durumlarda avantajlı olur ?

  • Kişinin bulunduğu yerde hukuki danışmanlık alabileceği bir uzman avukat yoksa,
  • Kişinin zaman sorununun olması,
  • Kişinin fiziksel bir sorununun olması,
  • Kişinin işten izin alamaması,
  • Salgın hastalık veya başka nedenlerle evde vakit geçirme zorunluluğu varsa

online avukata sor, online hukuki danışmanlık kullanılabilecektir.

Evinizde, ofisinizde veya uygun olan herhangi bir yerde bile online danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.  Sonuç olarak; online danışmanlık bir ihtiyaçtan doğmuştur ve gerektiğinde kullanılırsa bir çok yararı bulunmaktadır. 

Online Hukuki Danışmanlıkta Etik Kuralları

  • Online hukuki danışma hizmeti verecek kişinin avukat olup olmadığının danışacak kişi tarafından anlaşılması ve güven oluşturması amacıyla online danışmanlık öncesi kimlik doğrulama yapılabilir.
  • Online hukuki danışma hizmetinde gizlilik en önemli ilkelerden bir tanesidir. Danışmanlık almak isteyen kişinin paylaşacağı her türlü bilgi, belge, görüntü ve sesin korunması konusunda gerekli önlemler alınmalıdır.
  • Yüz yüze hukuki danışmanlık için geçerli olan tüm etik kuralları online hukuki danışmanlık hizmeti için de geçerli olmalıdır.

Online Hukuki Danışmanlık İçin Nasıl Randevu Alabilirim ?

Online avukat randevusu için 05443120902 telefon numaramızı arayarak randevu alabilirsiniz. Yapacağımız telefon görüşmesinde randevu tarih ve saati kararlaştırılacak.

Hangi Uygulama Üzerinden Görüşme Yapılacak ?

Telefonunuzda bulunan Whatsapp – Facetime üzerinden, veya vermiş olduğunuz Skype ya da Zoom adresinden randevu saatinizde sizi arayarak görüntülü veya sesli görüşme hizmetini başlatmaktayız.

Online Danışmanlık Ödemesi Nasıl Olacak ? 

Telefonda randevu tarihi ve saati kararlaştırıldıktan sonra size göndereceğimiz İBAN adresine danışmanlık ücreti yatırılması gerekmektedir. Aksi takdirde online danışmanlık hizmeti başlamayacaktır.

Peki Size Nasıl Güveneceğim ?

İnternet sitemizde açık adresimiz bulunmaktadır. Ayrıca İSTANBUL BAROSU LEVHA sayfasından veya TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ AVUKAT ARAMA sayfasından sizinle görüşecek olan avukatımızın bilgilerini teyit edebilirsiniz.