Kategori: Ceza Kategori

Israrlı Takip Suçu ve Cezası

Israrlı Takip Nedir?

Israrlı takip, genellikle eski sevgili olmak üzere herhangi biri tarafından yoğun bir biçimde izlenmek ve takip edilmek anlamına gelir. Bu davranış, korku uyandırmayı ve güvensiz hissettirmeyi hedefler. Bundan dolayı bu kavram; fail tarafından, mağdur istemediği halde kendisine yönelik olarak, ısrarlı bir şekilde araçla, iletişim vasıtasıyla, sözle, hareketle veya hukuka aykırı başka bir davranışla gerçekleştirilen, korku duyulmasına neden olan, rahatsız edici / tehditkar fiiller anlamına gelmektedir.

Israrlı Takip için verilebilecek örnekler;

  • Mağdur istemediği halde ona sürekli telefon etmek,
  • Eski sevgilinin haber vermeden veya davet edilmeden eve, okula, kişinin bulunduğu mekana gelmesi, kişinin karşısına çıkması,
  • Diğer iletişim araçları vasıtasıyla ilişki kurmaya çalışmak, Mektup, e-mail, sms vb. göndermek,
  • Sosyal medya aracılığıyla takip gerçekleştirmek,
  • Mağduru bir yerde beklemek, takip etmek, gözetlemek,
  • İstenmediği halde çiçek, hediye veya herhangi başka bir eşya göndermek,
  • Üçüncü kişi üzerinden temas kurmak,
  • Kamuya açık bir yerde veya internet ortamında mağdur hakkında söylentiler yaymak,
  • Bilgi/resim vb. kişisel verilerini paylaşmak vs. şeklindedir.

Israrlı Takip Suçu Nedir?

Israrlı takip suçundaki eylem, bir kez yapılıp biten bir eylem olmayıp, zaman içerisine yayılan eylemler zincirinden oluşur. Bu eylemler zinciri, bir bütün olarak ele alındığında, takip edilen kişide veya mağdurda, strese, kaygıya, veya rahatsızlığa yol açar.

Suçun maddi unsurunu oluşturan ve çoğaltabileceğimiz bu hareketler aynı zamanda ısrarlı biçimde yapılmalıdır ve ayrıca fiil, fail(suçu işleyen kimse) tarafından kasten gerçekleştirilmelidir.

Failin davranışları başta yalnıza huzursuz edici ancak hukuka uygun şekilde başlayıp, zaman içerisinde giderek daha tehlikeli, tehditkar davranışlara ve hatta ölüme yol açabilmektedir. Failin daha saldırgan ve tehditkar bir kişiliğe bürünmeye devam etmesi neticesinde, önlem alınmazsa takip eyleminin mağdurun vücut bütünlüğüne karşı işlenen bir suç ile sonuçlanması kaçınılmaz olabilir.  Bu nedenle, ısrarlı takip fiili genellikle hakaret, cinsel taciz, cinsel saldırı ve hatta kasten öldürme suçlarının öncüsü olarak da karşımıza çıkabilir.

Bu açıdan bakıldığında, 6284 sayılı Kanunun, ısrarlı takip halleriyle mücadelede uygulanabilecek, koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınması için gerekli hukuki alt yapıyı sağladığı, ancak yargı makamlarının genel olarak kadına yönelik şiddet konusunda gereken hassasiyeti gösteremedikleri, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama noktasında uygulamanın arzu edilen seviyeye henüz ulaşmadığı görülmektedir.

Israrlı Takip Suçunun Unsurları

  • Haksızlık teşkil eden fiilin makul sayılabilecek ölçülerde gerçekleştirilmesi halinde bu suç oluşmayacaktır. Israrın varlığı bakımından mutlaka aynı hareketin defalarca tekrarlanması şart değildir. Fail maddede belirtilen seçimlik hareketlerden birini ısrarla tekrarlayabileceği gibi farklı seçimlik hareketleri farklı yer ve zamanlarda tekrarlamak suretiyle de ısrar iradesini gösterebilir. Israr unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğini somut olayın şartları çerçevesinde hakim tarafından tespit edecektir.
  • Israrlı takip fiilinin mağdurun üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşturmasına ya da kendisinin veya yalanlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olması gerekir. Bu durum somut olayda hâkim tarafından belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken ısrar fiilinin nicelik ve nitelik itibarıyla mağdur üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşturmasına ya da kendisi veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına elverişli olup olmadığına bakılacaktır.
  • Israrlı takip suçunda failin “sırf huzur ve sükûnu bozma maksadıyla” hareket etmesi aranmamaktadır. Israrlı takip suçunun oluşabilmesi için failin kasten hareket etmesi yeterlidir. Doğrudan kast veya olası kast ile hareket etmesi suçun oluşmasına engel olmaz. Failin ısrarlı takip fiilini hangi maksatla gerçekleştirdiğinin suçun oluşması bakımından bir önemi bulunmamaktadır.
  • Israrlı bir şekilde haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle mağdurda ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olunması gerekmektedir.
  • Failin farklı zaman ve mekanlarda mağdurun karşısına çıkması, onun bulunduğu ortamlarda yanına yaklaşması ve böylece kendisini sürekli olarak mağdura görünür kılmaya çalışması halinde de takip olgusu gerçekleşecektir. Bu kapsamda iş yeri, okul, çarşı, pazar ve benzeri yerlerde sıklıkla mağdurun karşısına çıkılması veya takip edildiğinin hissettirilmesi ya da konutunun önünde, sokağının girişinde beklenmesi gibi fiillerin ölçüsüz biçimde tekrarlanması, fiziki takip olarak kabul edilebilecektir.

Israrlı Takip Suçunun Cezası

Israrlı Takip suçu Türk Ceza Kanunu Madde 123/A’da düzenlenmiş olup, madde şu şekildedir;

TCK madde 123/A – Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

Suçun;

  • Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,
  • Mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,
  • Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi, hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

Israrlı Takip Mağduru

Israrlı takip suçunun mağduru genelde kadınlar olmaktadır. ABD’de 2014 yılında yapılan bir araştırmaya göre her yıl 7 milyona yakın kişi bu suçun mağduru olmaktadır.

Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın yaptığı bir araştırmaya göre; 15 yaşından itibaren kadınların yaklaşık %18’i ısrarlı takip suçunun mağduru olmaktadır.

Israrlı Takip Faili

Israrlı takip suçlarının, %70-80’nin  fail ile mağdur arasında önceden duygusal bir ilişkinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu kişilerin %70 ve 80’lik bir kısmı eski eş veya sevgili tarafından işlenmektedir. Bu failler mağdurlarla ilişkilerinin bitmesini kabullenemedikleri için takip eylemlerine başlarlar. Takipteki amaç ya “intikam almak” ya da “zorla” ilişkiyi yeniden başlatmaktır.

ABD’de 2014 yılında yapılan bir araştırma neticesinde: Faillerin yaklaşık %80’i tanıdık kişilerden (eski eş, sevgili vb.) oluşmaktadır.

Israrlı Takip Uzlaşmaya Tabi Mi?

Türk Ceza Kanunu m. 123/A suçu, her ne kadar takibi şikayete tabi olsa da uzlaşmaya tabi suçlardan değildir.

CMK m. 253/3 – Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, (…)88 cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A), uzlaştırma yoluna gidilemez.

Israrlı Takip Suçu Şikayete Tabi Mi?

Israrlı takip suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. (TCK m. 123/A-3)

Mağdurun şikayetçi olmaması durumunda fail hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmayacaktır.

Skype Üzerinden Şantaj Suçu

Şantaj Ne Demek?

Şantaj, herhangi bir maddi veya manevi çıkar sağlamak amacıyla bir kişiyi, kendisiyle ilgili lekeleyici, küçük düşürücü bir haberi yayma veya açığa çıkarma tehdidiyle korkutma durumudur.

Şantaj Suçu

Şantaj suçu, TCK’nın 107. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre;

Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”

Şantaj suçu, birden fazla eylem ile işlenebilen bir suçtur. Özellikle günümüzde teknolojinin gelişmesi ile şantaj suçunun internet ortamında işlenmesi daha da artmıştır. Skype, Facebook, İnstagram, WhatsApp, Snapchat gibi sosyal medya ortamlarında şantaj suçları işlenebilmektedir. Şantajda, videoları, mesajların kayıtları, ses kayıtları gibi birçok belge araç olarak kullanılmaktadır.

Şantaj Suçunun Cezası

Şantaj Suçunun cezası, 1-3 yıl arası hapis cezası ve beşbin güne kadar adli para cezasıdır. 

Skype Üzerinden Şantaj Suçu

Skype programı, internet üzerinden müstehcen video şantajı suçunu işlemek için en sık kullanılanlardan biridir. Bu program sayesinde görüntülü ve sesli görüşmeler yapılabilmektedir. Ülkemizde de bu program kullanılarak çok sayıda güven kazanılarak elde edilen fotoğraf, video ve özel yazışmalarla ifşa tehdidine maruz kalan şantaj mağduru vardır.

Skype şantaj suçu, internette, mahrem görüntü şantajı tuzağına düşürülen kişilerin, üzerinden müstehcen görüntülerinin kaydedilerek yapılmaktadır. Zira bu tür suçlarda, tuzağa düşürme yöntemi görüntülü sohbettir.

Skype şantajcıları, şantaj mağdurlarının özel görüntülerini başkalarına göndermekle veya internette yayınlamakla tehdit eder ve mağdurların istediğini yapmasını isterler.

Skype üzerinden yapılan şantajlarda özellikle Western Union üzerinden para talep edilmektedir. Şantaj suçları işleyenler, ifşa olmamak için şantaj parasını banka hesapları üzerinden değil, bu alternatif transfer sistemleri üzerinden toplarlar. Bu suçu işleyenlere para gönderilmesi halinde, birkaç gün içinde tekrar para istenecektir. Dolayısıyla bu suçlarda para göndermek kesinlikle bir çözüm değildir.

Bu tür görüntülü görüşme kaydı ile işlenen suçlar esasen ağırlıklı olarak yurt dışından şantaj şeklinde işlenmektedir. Şunu belirtmek gerekir ki; mağdurun yabancı bir ülkeye para göndermesi şantajcısının mutlaka yabancı bir ülkede olduğu anlamına gelmez.

Skype Şantajdan Nasıl Kurtulurum?

  • Şantaj suçunu işleyen kişinin, suça konu olan görsel, video ve benzeri materyali internet üzerinden yayınlaması durumunda, bu içeriğin kaldırılması için acilen yasal başvuru yapılmalıdır. Kaldırılması istenilen içerik, aynı zamanda ceza davasına da konu teşkil edeceğinden bilişim suç ve cezalarında tecrübesi bulunan bir avukattan yasal danışmanlık talep edilmelidir.
  • Şantaja boyun eğilmesi ve şantajcının isteklerinin yerine getirilmesi şantaj eylemlerini asla sona erdirmeyecektir.
  • Telefon numarası değiştirmek, şantajcının talep ettiği menfaati size iletememesine sebep olacağından, şantaja konu video veya görselin paylaşılması ve sizin bundan haberinizin dahi olmaması sonucunu doğurabilir.
  • Şantaj konusunda uzman bir avukatla iletişime geçerek mümkün olan en kısa sürede tüm delilleri toplamak gerekir. Zira internet ve sosyal medyada işlenen şantaj suçları, uzmanlık deneyimi gerektirir.
  • Şantajcıya para göndermek asla çözüm sağlamaz. Bu kişiler organize olarak çalıştığı için, kişilerden verileri ve özelleri ile para talep ederler ve para gönderirseniz, daha fazla paylaşacaklardır.
  • Adres ve iletişim bilgileri gibi çevrimiçi olarak sizinle ilgili çok az bilgiyi paylaştığınızdan emin olun. Sosyal medya profillerinizi gözden geçirin ve size karşı kullanılabilecek her şeyi kaldırın. Çevrimiçi hesaplarınızda güçlü bir güvenliğe sahip olduğunuzdan emin olun.
  • Şantaj failleri; WhatsApp, Messenger ve Skype gibi görüntülü konuşma programları ile mağdurun özel görüntüsünü habersiz şekilde kaydetmekte ardından da bu görüntüyü şantaj aracı olarak kullanmaktadırlar.
  • WhatsApp ve benzeri iletişim programlarıyla yapılan görüntülü veya sesli görüşmelerin, gönderilen görüntülerin kayıt altına alınabileceğini unutulmamalıdır. İnternet ortamında tanıştığınız kişilerle özellikle özel bilgiler paylaşılması oldukça sakıncalıdır.
  • İnternet ortamında yapılan sohbetlerde kişisel bilgiler, resimler ve videolar kişinin aleyhine kullanılmaması için paylaşılmamalıdır.
  • Sosyal medya hesapları üzerinden tanışılan kişilere karşı dikkat edilmelidir. İnternet ortamında tanışılan kişilerle olan telefon konuşmalarının ve görüntülü sohbetlerin kayıt altına alınabileceği unutulmamalıdır.

Yurtdışı Kaynaklı Şantajlar

Yurtdışı kaynaklı şantajlarda, uluslararası hukuki sürecin işlemesi zaman alabileceğinden mağduriyetin oluşmasının önüne geçmek oldukça güçtür. Zira ilgili ülkede yasal yollara başvurma imkanı mevcut ise de, şantaj çeteleri gerekli tedbirleri alarak dijital delillerin suç unsuru oluşturmasını engellemek için bazı girişimlerde bulunabilmektedirler. Tuzağa düşüren şantajcının bir ülkede, parayı çeken kişinin ise farklı bir ülkede olması buna örnek olarak gösterilebilir.

 

Göçmen Kaçakçılığı Suçu ve Cezası

Göçmen Kaçakçılığı Suçu Nedir?

Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddî menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollarla bir yabancıyı ülkeye sokmak veya ülkede kalmasına imkan sağlamak ya da Türk vatandaşı veya yabancının ülke dışına çıkmasına imkân sağlamak “Göçmen Kaçakçılığı” suçunu oluşturur. Göçmen kaçakçılığı suçu TCK’nın 79. maddesinde yer almaktadır.

Bu suçun manevî unsuru, fiilin “doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddî bir yarar elde etmek maksadıyla” işlenmesidir. Suçun oluşması için, bu maksadın varlığı gerekli ve yeterlidir; ancak menfaatin elde edilmiş olması gerekmez.

Göçmen Kaçakçılığı Cezası

Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;

Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan, Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

Göçmen kaçakçılığı suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Yani kanunda belirtilen hareketlerden bir tanesinin yapılması bu suçun oluşması için yeterlidir.

Göçmen Kaçakçılığı Nitelikli Halleri

Suçun, mağdurların;

a) Hayatı bakımından bir tehlike oluşturması,
b) Onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi,
hâlinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır.

Örneğin; göçmen kaçakçılığını hayvan pisliği içinde bir kamyonetle yaparak hem insanların sağlığını tehlikeye düşürmesi hem de onur kırıcı bir muamele olması nedeniyle normalde 5 yıl ceza verilecekse bu ceza 7 yıl 6 ay – 8 yıl 4 ay arasında olacaktır.

Bu suçun; birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarısına kadar, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek ceza yarısından bir katına kadar artırılır.

Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Göçmen Kaçakçılığı Suçunda Kullanılan Araca El Koyma

4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Madde şu şekildedir:

EK MADDE 1:
“Göçmen kaçakçılığı suçunun işlenmesinde kullanılan araçlara, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre el konulur.

Birinci fıkraya göre el konulan aracın;

a) Soruşturma ve kovuşturma devam ederken aynı suçun işlenmesinde tekrar kullanılması,
b) Türkiye’de sicile kayıtlı olmaması,
c) Toplam yolcu sayısına göre önemli sayıda göçmen taşınırken ele geçirilmesi,
ç) Suçun işlenmesini kolaylaştıracak özel tertibatının bulunması,
hallerinden birinin varlığı durumunda, el konulan araç sahibine iade edilmez. Bu durumda sahibinin, aracın değeri kadar teminatı el koyma tarihinden itibaren otuz gün içinde Maliye Bakanlığına teslim etmesi halinde, araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, Maliye Bakanlığı tarafından soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi halinde, satıştan elde edilen gelirden aracın muhafaza edilmesi ve satışı için gerekli olan bütün masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar, kovuşturma sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına alınır.

İkinci fıkra hükmünün uygulanmasındaki değerden, kara araçlarında kasko değeri; deniz araçlarında tekne ve makine sigortasına esas teşkil eden değer; sigortasız araçlar ile hava ve demiryolu araçlarında ise piyasa değeri anlaşılır.”

Bu maddeden anlaşıldığı üzere Göçmen kaçakçılığı suçunda kullanılan ve;

  • Türkiye’de trafik siciline kayıtlı olmayan yabancı plakalı araçlar alıkonulacaktır.
  • Türk plakalı araçlarda yakalanma olması halinde, ilk aşamada araçlar sahiplerine iade edilerek davaya bakılacak ve dava sonucuna göre araç hakkında işlem yapılacaktır.
  • Hazırlık soruşturması ve dava süreci devam ederken iade edilen aracın yine bir göçmen kaçakçılığı olayına karışması halinde bu kez araca el konulacaktır.
  • Türk plakalı araçlarda  “önemli sayıda göçmen” taşınması halinde de araca el konulacaktır.

Göçmen kaçakçılığı suçunda kullanılan taşıt suça iştiraki olmayan üçüncü kişiye ait olsa bile müsadere (mülkiyetinin devlete aktarılması) edilebilir. Bu suçlarda kullanılan taşıtlar suça iştiraki olmayan üçüncü kişilere ait olsalar bile müsadere olunabilecektir. Ceza Hukukunda sorumluluk için en azından taksir derecesinde kusurun bulunması gerekir. Üçüncü kişinin, kendisine ait aracın genel kullanıma yönelik rızasının bulunması sorumluluk açısından yeterlidir. Ancak iradeyi sakatlayan hallerin varlığı halinde örneğin çalınma, gasp veya esaslı hataya düşürülme sonucu ele geçirilme durumunda taksir derecesinde dahi sorumluluk var olmayacağından taşıtın müsaderesinden söz edilemez.

Ayrıca iradeyi sakatlayan hallerin varlığı durumunda, örneğin taşıtın fail tarafından çalınması, gasp veya esaslı bir hataya düşürülmesi sonucu ele geçirilmiş olması durumlarında taksir derecesinde dahi sorumluluk var olmayacaktır. Dolayısıyla taşıtın müsaderesi de düşünülemez.

Ayrıca TCK m. 53/4 e göre; Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir. 

Göçmen Kaçakçılığı Araç İadesi

Göçmen kaçakçılığı suçunda kullanılan araçlara hemen el koyulmaktadır. Ancak araç sahibi yediemin sıfatıyla aracın kendisine iade edilmesini isteyebilir. Yargılama sonunda sanığın beraat alması, aracın suçta ne şekilde kullanıldığının tespit edilememesi veya müsaderenin hakkaniyete aykırı olduğuna dair karar verildiğinde aracın tamamen malikine bırakılması gerekir.

Göçmen Kaçakçılığı Suçunda Yardım Eden

Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını
gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
Aşağıdaki hallerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda
bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.

Göçmen Kaçakçılığı Teşebbüs

22.07.2010 tarihinden önce işlenen göçmen kaçakçılığı suçu teşebbüs aşamasında kaldığı takdirde daha az ceza verilmekteydi. Ancak bu tarihten sonra 6008 sayılı kanunun getirdiği değişiklikle birlikte artık göçmen kaçakçılığı suçu teşebbüs aşamasında kalsa dahi tamamlanmış gibi ceza verilecektir.

Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti Arasındaki Fark

  • Her ikisi de uluslararası suçlara ilişkin kısımda aynı bölüm içerisinde düzenlenmesine rağmen, göçmen kaçakçılığında suçun konusunu oluşturan insanların hak ve özgürlüklerinin yanı sıra devletlerin göç, istihdam ve sınır güvenliği politikaları da korunmaktadır. İnsan ticaretinde ise fiilin cezalandırılmasıyla korunan esas menfaat, insan onuru ve özgürlüğüdür.
  • Göçmen kaçakçılığı suçunda rıza mevcuttur. Yasadışı olarak bir ülkeden başka bir ülkenin sınırlarına nakledilen göçmen, bu eyleme rıza göstermekte, devletin sınır politikalarını ihlal eden bir suçlu gibi davranmaktadır. Zira göçmen kaçakçılığında, suçtan fayda sağlayacak kişilerden birisi de, ülke sınırlarını aşarak, hedef ülkeye yasadışı giriş yapan kişidir. Ancak insan ticareti suçunda ya rıza mevcut değildir. Bunun sonucu olarak da, insan ticaretine maruz kalan kişi mağdurdur ve bir ülkeye yasa dışı sokulmuş bulunsa bile, iradesi ile hareket etmediğinden cezai sorumluluğu olmayacaktır.
  • Göçmen kaçakçılığı suçu, hedef ülkede sona ermekte ve ülke sınırının geçilmesine yardımcı olunan kişilerin, hedef ülkede kaçakçılardan ayrılmasına müsaade edilmektedir. İnsan ticareti suçunda ise, eğer bir ülke sınırı geçilmişse, mağdurların ayrılmalarına imkân verilmez ve çeşitli yöntemlerle sömürü devam eder.
  • Tehdit, baskı, şiddet ve cebir unsurlarının varlığı suçu göçmen kaçakçılığından, insan ticaretine dönüştürmektedir. Göçmen kaçakçılığı suçunda, hedef ülkeye varan kişi tehdit, şiddet, baskı ve cebire maruz kalmamaktadır. İnsan ticaretinde ise kişinin cinsel gücünün veya iş gücünün sömürülmesi amacıyla çoğunlukla tehdit, baskı, şiddet veya cebir gibi araçlara başvurulmaktadır.
  • Göçmen kaçakçılığı suçu, mağdurun hedef ülkeye ulaşması ile tamamlanırken, insan ticareti suçu hedef ülke veya bölgede istismar sürdüğü müddetçe devam etmektedir.
  • Göçmen kaçakçılığı suçunun manevi unsuru yönünden failin “doğrudan doğruya veya dolaylı yoldan menfaat elde etmek” amacıyla hareket etmesi aranmıştır. Buna karşılık insan ticaretinde failin, “zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tabi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadı” ile fiili işlemesi gerekmektedir. Ancak,  failin kazanç veya maddi menfaat elde etmek düşüncesiyle hareket etmesi yasal düzenlemede aranmamış olsa da, insan ticareti suçu hemen her zaman kazanç elde etme amacıyla işlenmektedir.
  • Göçmen kaçakçılığı suçu, hedef ülkede sona ermekte ve ülke sınırının geçilmesine yardımcı olunan kişilerin, hedef ülkede kaçakçılardan ayrılmasına müsaade edilmektedir. İnsan ticareti suçunda ise, eğer bir ülke sınırı geçilmişse, mağdurların ayrılmalarına imkân verilmez ve çeşitli yöntemlerle sömürü devam eder.

Göçmen Kaçakçılığı Görevli ve Yetkili Mahkeme

Göçmen kaçakçılığı suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.

CMK m. 12/1’e göre davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir. CMK m. 12/2’ye göre teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir .

Göçmen kaçakçılığı, suç işlemek için kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yetkinin örgütün merkezi esas alınarak belirlenmesi yerinde olur.

Cezanın Seçenek Yaptırımlara Çevrilmesi

Göçmen kaçakçılığı suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), hapis cezasının ertelenmesi kararı verilmez. Ayrıca bu suçun cezası adli paraya cezasına çevrilemez.

Göçmen Kaçakçılığı Suçu Şikayet

Göçmen kaçakçılığı suçu şikayete tabi suçlardan değildir. Bu nedenle soruşturulması ve kovuşturulması suçun öğrenildiği andan itibaren yetkili makamlar tarafından yapılır.

Göçmen Kaçakçılığı Araç İadesi Dilekçesi

El konulan aracın iadesi dilekçesi için konunun uzmanı bir avukattan yardım alınmadan yazılamayacak kadar ayrıntılı ve oldukça zor bir dilekçe olup, bu konu ile ilgili uzman avukatlarımızla iletişime geçmenizi önermekteyiz.

Göçmen Kaçakçılığı Suçu Savunma Dilekçesi 

Göçmen kaçakçılığı konusu oldukça spesifik bir alan olup, savunma dilekçesi yazmak için uzman bir avukattan yardım almayı gerektireceği kanaatindeyiz.

koşullu salıverilme

Koşullu Salıverilme

Koşullu Salıverme Nedir?

İnfaz Kanunu madde 107’ de düzenlenen bir infaz kurumu olan koşullu salıverilmenin diğer adı ile şartlı tahliyedir. Eğer hükümlü, hapis cezasının bir kısmını cezaevinde “iyi halli” olarak geçirirse, hapis cezasının geriye kalan kısmını şartlı olarak cezaevi dışında infaz etmesi sağlanır.

Koşullu salıverilme hükümlü açısından bir infaz rejimidir. Yasal şartları yerine getiren hükümlüler koşullu salıvermeden yararlanabilir. Koşullu salıverilme için, hükümlünün kalan ceza süresi içinde suç işlememesi ve bazı yükümlülüklere uyması gerekmektedir. Koşullu salıverme kararı ile cezanın infazı tamamlanmış sayılmaz. Yani koşullu salıverme yalnızca kesin salıverme gününe kadar geçecek olan sürede, bazı şartlar altında hükümlünün serbest bırakılmasını sağlamaktadır. Zira koşullu salıvermenin amacı, hükümlüyü topluma yeniden kazandırmaktır.

Hak ederek tahliye tarihi ise; cezanın infazına başlandığı günden itibaren hesaplanmak üzere, hükümlünün, mahkeme kararında belirlenen tüm ceza süresini cezaevinde ve şartlı tahliye olduğunda dışarda geçirerek tamamlayacağı tarihtir.

Hükümlünün İyi Halli Olması Nedir?

Koşullu salıverilmeden faydalanılabilmesi için hükümlünün “iyi halli” olması gerekir. Yapılacak değerlendirmede, infazın tüm aşamalarında hükümlülerin katıldığı iyileştirme ve eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı, ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezaları dikkate alınır.

Toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanlar hakkında yapılacak açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin değerlendirmelerde idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı başkanlık eder.

Hükümlüler, ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda, ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında idare ve gözlem kurulu tarafından iyi hâlin belirlenmesine esas olmak üzere en geç altı ayda bir değerlendirmeye tabi tutulur.

Cezaevinde kalınan süre içerisinde herhangi bir suça karışmamak hükümlüler açısından oldukça önemlidir. Zira cezaevinde geçirilen süre içerisinde alınan bir ceza sicile işlenirse bu ceza kişinin şartlı salıvermeden faydalanma olanağını ortadan kaldırır.

Koşullu salıverme sürecinden hükümlü kişi en yakın emniyet müdürlüğüne giderek belli aralıklarla imza atmak zorundadır. Bunu yapmadığı durumlarda koşullu salıverme durumu iptal olur. Bir kere koşullu salıverme halinde ceza işlediği zaman başka bir koşullu salıvermeden yararlanması mümkün değildir.

Koşullu Salıverme Şartları

Koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanılabilmesi için hapis cezasının infazı esnasında kanunda belirtilen koşulların yerine getirilmesi gerekir. Bu koşullar şunlardır:

  • Hükmedilen cezanın bir kısmının infaz edilmesi,
  • Hükümlünün iyi halli olması,
  • Mahkemenin koşullu salıverme kararı vermesi.

Koşullu Salıverilme Süresi

Denetim süresinde hükümlü, infaz kurumunda öğrendiği meslek ve sanatı bir kamu kurumunda  veya özel olarak aynı meslek veya sanatı yerine getiren bir başkasının gözetimi altında, ücret karşılığı çalıştırılabilir.

18 yaşını bitirmemiş hükümlüler, denetim süresinde eğitimlerine, gerektiğinde barınma olanağı da bulunan bir eğitim kurumunda devam ederler.

İnfaz hakimi, koşullu salıverilen hükümlünün topluma uyumdaki başarısını göz önünde bulundurarak; denetim süresinin, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmadan veya herhangi bir yükümlülük belirlemeden geçirilmesine karar verebilir, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasını veya belirlenen yükümlülükleri denetim süresi içinde kaldırabilir.

Koşullu salıvermeden sonra ceza devam eder. Bu süre içerisinde kişinin işlediği suçlar koşullu salıverme koşullarını ihlal ettiği anlamına gelir ve kişinin koşullu salıverilmeden yararlanma olanağı ortadan kalkar. Kişi kalan cezasını çekmekle kalmaz aynı zamanda yeni işlediği cezanın da süresini ceza süresine eklemiş olur. Koşullu salıverme şartını bozduğu için de çeşitli ek cezalar verilebilir.

Koşullu salıverilmeden yararlanmak için cezanın yarısının kural olarak ceza infaz kurumunda çekilmesi gerekmektedir.

Koşullu Salıvermenin Geri Alınması

Bilinmelidir ki; koşullu salıverilen hükümlünün hak ederek tahliye tarihine kadar yeni bir suç işlememesi ve yükümlülüklere uygun davranması kanuni bir zorunluluktur. Zira aksi takdirde, koşullu salıverilmenin geri alınması kararı ile hükümlünün kalan cezasını cezaevinde infaz etmesi gerekir.

Hükümlünün denetim süresinde kasten işlediği başka bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkum edilmesi ve bu cezanın ertelenmesi halinde, ortada hükümlü hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunacağından, önceki suçtan dolayı verilen koşullu salıverilme kararı geri alınacaktır.

Koşullu salıverilme kararının geri alınmasından sonra, aynı hükmün infazı ile ilgili bir daha koşullu salıverilmeden faydalanılamaz.

Koşullu salıverilmenin geri alınabilmesi ancak; koşullu salıverilme kararının verilmesinden sonra ve deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenip hapis cezasına mahkum olunması halinde mümkündür.

Hakkında koşullu salıverilme kararı verilen hükümlü koşullu salıverilme süresi boyunca denetime tabi tutulabilecektir. Ancak kişi bu süre içerisinde denetim kararına uymaz ya da tekrar bir suç işlerse koşullu salıverilme kararı geri alınabilecektir koşullu salıverilme kararı geri alındıktan sonra hükümlü cezasının kalan kısmını ceza infaz kurumlarında geçirecektir.

Koşullu salıverilme kararının geri alınması hâlinde hükümlünün;

  • Sonraki suçu işlediği tarihten itibaren başlamak ve hak ederek tahliye tarihini geçmemek koşuluyla sonraki işlediği her bir suç için verilen hapis cezasının iki katı sürenin,
  • Yükümlülüklerine aykırı davranması hâlinde, bu yükümlülüklere uymama tarihi ile hak ederek salıverilme tarihi arasındaki süreyi geçmemek koşuluyla ihlalin niteliğine göre takdir edilecek bir sürenin Ceza infaz kurumunda aynen çektirilmesine karar verilir. Koşullu salıverilme kararının geri alınmasından sonra aynı hükmün infazı ile ilgili bir daha koşullu salıverilme kararı verilmez.

Koşullu Salıverilme ile Denetimli Serbestlik Farkları

Denetimli serbestlik, koşullu salıverilmeden önce hükümlünün sosyal hayata uyum sağlayıp sağlayamamasını incelemektir. Böylece koşullu salıverilme durumu gerçekleştiğinde, hükümlü kişinin dışarıda insanlarla ilişkilerini nasıl gerçekleştireceği, yaşantısını nasıl devam ettireceği ve suçunu tekrarlayıp tekrarlamayacağının gözlemlenmesi mümkün olacaktır. Bunun için de kişi tahliye edilerek denetim altında dışarıda tutulur.

Denetimli serbestlik kurumu, hükümlünün koşullu salıverme tarihine belli bir süre kaldığında uygulanır. Cezaevindeki iyi halli hükümlü için denetimli serbestlik şartlı tahliyeden bir önceki aşama olarak düzenlenmiştir. Yani denetimli serbestlik tedbirini ihlal eden hükümlü en fazla cezasının koşullu salıverme tarihine kadar olan kısmını infaz etmek üzere cezaevinde gönderilecektir.

Yargıtay nezdinde de “Hükümlünün koşullu salıverilmesi için mahkum olduğu cezanın infazı sırasında, ceza infaz kurumunda geçirmiş olduğu sürede iyi halli olmasının gerekli ve yeterli olduğu, infaz kurumu dışında denetimli serbestlik tedbiri kapsamında geçen süreçte iyi halli olup olmamanın koşullu salıverilmeye etkisinin olmadığı, nitekim hükümlünün denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymamakta ısrar etmesi ve diğer hallerde dahi, 5275 sayılı Kanun’un 105/A-6 maddesi gereğince, ancak koşullu salıverilme tarihine kadar olan cezasının infazı için açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği gözetilmelidir.” şeklinde karar verilmiştir.

Koşullu Salıvermenin Geri Alınması İtiraz Dilekçesi

Koşullu salıverilmenin geri alınmasına karşı itiraz dilekçesi yazmak uzmanlık gerektiren bir durumdur. Bu nedenle dilekçenin yazılabilmesi için uzman ceza avukatından yardım almanızı önermekteyiz.

Ceza Hukuku Sıkça Sorulan Sorular

Soruşturma Nedir?

Soruşturma aşaması, suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi ifade eder. Bu evrede iddia makamı; delilleri toplar, delilleri koruma altına alır, şüphelileri tespit eder ve suç iddiasını oluşturur. Bu süreçte suç iddiası araştırılacak ve tespit edilen şüphelilerle ilgili suç şüphesi yeterli yoğunlukta ise iddianame düzenlenecektir.

Kovuşturma Nedir?

Kovuşturma; iddianamenin kabulünden hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade eder. Bu evrede mahkeme, iddianameye konu olay ile ilgili sanığı yargılar ve sanığın bu eylemi işleyip işlemediği hususunda bir karara varır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Nedir?

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar CMK m.172’de yer alır ve yapılan soruşturma sonucunda kamu davasının açılması için yeterli şüpheyi oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturmanın mümkün olmaması hallerinde, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısının verdiği karardır.

Bunun yanı sıra CMK m.173’te etkin pişmanlık veya şahsi cezasızlık sebeplerinin varlığı halinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilebileceği düzenlenmiştir.

Kovuşturma Aşamasında Şikayetten Vazgeçme Mümkün Müdür?

Kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçilirse, dava hakkında düşme kararı verilecektir. Bununla birlikte eğer, şikayet konusu birden fazla kişi tarafından işlenmişse, bir kişinin şikayetten vazgeçmesi diğerlerini de etkileyecek ve tüm sanıklar hakkında düşme kararı verilecektir.

Muhakeme Nedir?

Muhakeme; birbirine karşı savunmaları olan iki tarafı dinleyerek bir yargıya varma, yargılama anlamına gelmektedir.

Muhakeme Şartları Nelerdir?

Soruşturma, suç şüphesinin öğrenilmesinden itibaren re’sen (kendiliğinden) başlatılır. Bazı hallerde soruşturmanın veya kovuşturmanın başlatılması veya yürütülmesi belirli şartlar altında gerçekleşmesine bağlıdır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Şikayet
  • İzin
  • Talep
  • Karar
  • Hüküm veya Açılmış Dava Bulunması
  • Dava Zamanaşımı
  • Af
  • Ön Ödeme
  • Uzlaştırma
  • Sanığın Hazır Bulunması
  • Sanığın Akıl Hastası Olması
  • Bekletici Mesele

Şikayetten Vazgeçme Nedir?

Şikayetten vazgeçme, yapılmış bir şikayetin geri alınması anlamına gelir. TCK m.73/4’e göre kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürecek, fakat eğer hüküm kesinleştikten sonra vazgeçilirse cezanın infazına engel olmayacaktır.

Şikayet Hakkı Kime Aittir?

Şikayet hakkı, suçun savcılık tarafından soruşturulması veya mahkeme tarafından kovuşturulması için suçtan zarar gören kişiye veya mağdura tanınmış bir haktır.

Uzlaşma Nedir?

Uzlaşma; uzlaştırmaya tabi suçlar bakımından bir muhakeme şartı olup, uzlaşma safhası gerçekleşmeden kovuşturma aşamasına geçilemeyecektir.

Uzlaştırmacı ise, uzlaştırma evrakını teslim alır ve 30 günde uzlaştırma işlemini sonuçlandırır.

Tarafların uzlaşamamaları durumunda, uzlaştırmacı hazırladığı raporu, tutanakları uzlaşma bürosuna gönderir. Uzlaştırma süreci sonunda uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame düzenlenerek süreç sonlandırılır.

Uzlaştırma Kapsamındaki Suçlar Nelerdir?

Uzlaşmaya Tabi Suçlar  Hangileridir? Linke tıklayarak uzlaşmaya tabi suçları tek tek görebilirsiniz.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Nedir?

Cumhuriyet savcısı, Ceza Muhakemesi Kanunu m.171/2’de öngörülen şartların gerçekleşmesi halinde kamu davasının açılmasını 5 yıl süreyle erteleyebilir. Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir;

  • Uzlaştırma ve ön ödeme kapsamındaki suçlar ile ilgili kamu davası açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
  • Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir.
  • Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması,
  • Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi,
  • Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması,
  • Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı ve Cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilen zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi

Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde kamu davası açılır. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Nedir?

Kovuşturma bitiminde sanık için hükmolunan ceza 2 yıl ve daha az süreli hapis veya adli para cezası ise ve Kanundaki koşullar da gerçekleşmişse hükmün açıklanmasının 5 yıl süre ile geri bırakılması; bu süre içinde kişinin kasıtlı bir suç işlememesi ve denetimli serbestlik hükümlerine uygun davranması halinde hakkında verilmiş olan cezanın yok sayılmasıdır.

Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Şartları Nelerdir?

  • Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olmalıdır.
  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
  • Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
  • Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir.

Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara İtiraz Nasıl Yapılır?

CMK m. 173/1’e göre suçtan zarar gören veya şüpheli, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hâkimliğine itiraz edebilir.

Tutuklama Nedir?

CMK m.100/1’e göre, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin varlığı halinde tutuklama kararı verilebilir. Bilinmelidir ki, işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemez. Zira tutuklama istisnai bir yöntemdir.

 Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut
olgular varsa.
 Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

Tutuklama Kararına İtiraz Nasıl/Nereye Yapılır?

2022 yılının ocak ayından sonra Sulh Ceza Hakimliklerinin vermiş olduğu tutuklama kararlarına karşı itiraza inceleme yetkili mahkeme Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemeleri olmuştur.

Soruşturma aşamasında veya kovuşturma aşamasında tutukluluk sonucuna yada tutukluluğun devamı kararlarına itiraz etmek mümkündür.

Basit Yargılama Usulü Nedir?

CMK m.251’e göre 01.01.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere üst sınırı 2 yılı geçmeyen, hapis cezası veya para cezası gerektiren suçlarda belirli koşullarda Asliye Ceza Mahkemelerinin dosya üzerinden karar vermesine Basit Yargılama Usulü denir. Koşulları ise şunlardır:

  • Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya
    üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün
    uygulanmasına karar verilebilir.
  • Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame; sanık, mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir. Tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususu da belirtilir. Ayrıca, toplanması gereken belgeler, ilgili kurum ve kuruluşlardan talep edilir.
  • Beyan ve savunma için verilen süre dolduktan sonra mahkemece duruşma yapılmaksızın ve Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaksızın, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesi dikkate alınmak suretiyle, 223 üncü maddede belirtilen kararlardan birine hükmedilebilir. Mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.
  • Mahkemece, koşulları bulunması hâlinde; kısa süreli hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya hapis cezası ertelenebilir ya da uygulanmasına sanık tarafından yazılı olarak karşı çıkılmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
  • Mahkemece gerekli görülmesi hâlinde bu madde uyarınca hüküm verilinceye kadar her aşamada duruşma açmak suretiyle genel hükümler uyarınca yargılamaya devam edilebilir.
  • Basit yargılama usulü, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik hâlleri ile soruşturma veya kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında uygulanmaz.
  • Basit yargılama usulü, bu kapsama giren bir suçun, kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde uygulanmaz.

Basit Yargılama Usulüne İtiraz Nasıl/Nereye Yapılır?

Kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilmezse hüküm kesinleşir.  İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur.

Hükümlülerin İzinleri Nelerdir?

Mazeret İzni: Hükümlülük süresinin onda birini iyi hâlle geçirmiş olanlara hükümlünün isteği ile;

  • Ana, baba, eş, kardeş veya çocuğunun ölümü nedeniyle ceza infaz kurumu en üst
    amirinin önerisi ve Cumhuriyet Başsavcılığının onayı ile,
  • Yukarıdaki bentte sayılan yakınlarından birisinin yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hâllerinin veya deprem, su baskını, yangın gibi felâketler nedeniyle zarara uğradıklarının belgelendirilmesi koşuluyla kurum en üst amirinin görüşü,
  • Cumhuriyet Başsavcılığının önerisi ve Adalet Bakanlığının onayı ile yol dışında 10 güne kadar mazeret izni verilebilir.

Hükümlünün, izin süresi içinde gece konaklaması gerektiği takdirde, kendi evi veya bir yakınının evinde, güvenli görülen başka bir yerde ya da gidilen yerde bulunan kapalı ceza infaz kurumunda kalmasına, güvenlik hususu değerlendirilmek ve gerekli güvenlik tedbirleri alınmak suretiyle, gidilen yerin valisi tarafından karar verilir. Yurt dışına çıkmasını gerektirmesi durumunda hükümlüye, bu madde gereğince izin verilemez.

Özel İzin: Açık ceza infaz kurumlarında bulunanlarla kapalı ceza infaz kurumunda olup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazananlara, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini veya güçlendirmelerini ve dış dünyaya uyumlarını sağlamak amacıyla kurum en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet Başsavcılığının onayı ile üç ayda bir, yol hariç yedi güne kadar izin verilebilir. Hastalık veya doğal afet gibi zorunlu hâllerde bu izinler birleştirilerek kullandırılabilir.

İş Arama İzni: Ceza infaz kurumlarında hükümlülük sürelerinin en az altı ayını kesintisiz geçirmiş ve koşullu salıverilmelerine bir ay kalmış hükümlülere olağan yaşantılarına döndüklerinde uyum sorunu ile karşılaşmamaları ve iş bulma olanakları sağlanmak üzere kurum en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet Başsavcılığının onayı ile çalışma günleri içinde sekiz saate kadar izin verilebilir.

Covid-19 İzinleri: Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106’ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılır. Salgının devam etmesi hâlinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere 19 kez uzatılabilir.

Covid-19 İzinleri Son Durum: Cumhurbaşkanı Erdoğan,”31 Mayısta sona eren açık cezaevlerindeki hükümlülerin Kovid-19 izinlerini, 31 Temmuz 2023’e kadar uzatıyoruz.” şeklinde bir açıklama yapmıştır.

Adli Sicil Kaydı Ne Zaman Silinir?

Adli sicil kaydı; cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması, şikayetten vazgeçmeye veya etkin pişmanlığa bağlı olarak ceza mahkumiyetinin tüm sonuçları ile ortadan kalkması, ceza zamanaşımının dolması, genel af çıkarılması halinde Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından silinir ve arşiv kaydına alınır.

Bunun dışında, hükümlünün ölümü halinde kayıtlar tümü ile silinecektir.

Konu ile ilgili Adli Sicil Kaydı Sildirme makalemize detaylı olarak bakabilirsiniz.

Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat

Kişiler maddi veya manevi her türlü zararlarını Devletten isteme hakkına sahiptirler. CMK m.141/2’ye göre de; Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen ve mahkum olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan kişilerle ilgili olarak kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.

Koruma Tedbiri Nedir?

Okumaya devam et

İnfazın Ertelenmesi

İnfaz Nedir?

İnfaz sözlük anlamı ile “yerine getirmek” demektir. İnfaz Hukuku, Mahkemece verilen ve kesinleşen ceza ve güvenlik tedbirlerine ilişkin kararların yerine getirilmesi olarak tanımlanabilir. İnfaz hukukunun asıl amacı cezası kesinleşen kişilerin verilmiş cezalarının yerine getirilerek onların topluma tekrar kazandırılmasıdır.

Birden Fazla Ceza Halinde İnfazın Ertelenmesi

Okumaya devam et

İş Kazası Taksirle Ölüme Neden Olma

İş yerinde gerçekleşen her türlü kaza, “iş kazası” kapsamına girer. Bunun yanı sıra, iş yerinde olmasa bile işin gerekliliğini yerine getirme sırasında gerçekleşen kazalar da iş kazası olarak değerlendirilecektir.

Taksir ise, “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın, neticenin öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” biçiminde tanımlanmış olup taksirin unsurları ise şunlardır:

1) Taksirle işlenebilen bir suç olması
2) Sonucun öngörülebilir olması
3) Objektif dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali
4) Hareketin iradi olması
5) Sonucun istenmemesi
6) Hareket ile sonuç arasında nedensellik  bağının bulunması

İş Kazası Nedeniyle Ölüm Ceza Davası

Okumaya devam et

taksirle ölüme neden

Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu ve Cezası

Taksir; öngörülebilir ve önlenebilir  bir neticeyi öngörmek ve önlemek hususunda, gerekli dikkat ve özenin  ihmal edilmesidir. Ceza Hukuku anlamında ise dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi demektir.

Türk Ceza Kanununda taksir; taksir (basit taksir) / bilinçli taksir şeklinde ayrılmıştır. Taksirin öngörülebilir neticede olması fakat öngörülememesi “basit taksiri”; öngörülüp de istenmemesi “bilinçli taksir” suçunu oluşturur.

Taksirle adam öldürme ise, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı kusurlu bir davranış ile öngörülebilir nitelikte bir sonucun öngörülemeyerek ortaya çıkması ve dolayısıyla bir kimsenin hayatına son verilmesidir.

Taksirin unsurları şunlardır;

Okumaya devam et

Yasadışı Bahis Oynatma Suçu

Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis Ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanuna göre, spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis veya şans oyunları oynatmak suç olarak düzenlenmiştir.

Kişi, hiçbir menfaati olmasa dahi yasadışı bahis oynatanlar kanun hükümleri gereği cezalandırılacaktır. Suç genel kastla işlenebilen bir suçtur.

Bahis ve Şans Oyunları Oynatma Yetkisi

Türkiye’de spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli ve müşterek bahis veya şans oyunları oynatma yetkisine Spor Toto Teşkilat Başkanlığı veya başkanlığın yetki verdiği gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri sahiptir.

Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, sabit ihtimalli ve müşterek bahis oyunlarını oynatmak üzere “sabit bayi” veya internet üzerinden oynatmak için “sanal ortam bayii” ruhsatı vererek gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine izin verebilir. Spor Toto Teşkilat Başkanlığı’nın verdiği ruhsatlar dışında, izinsiz bahis oynatmak 7258 sayılı Kanuna göre cezalandırılan bir suçtur.

Bahis oynatma ve oluşturma tekeli ülkemizde Spor Toto Teşkilat Başkanlığı’nın elinde olup ilgili mevzuat uyarınca, teşkilat bu yetkiyi bizzat kullanabileceği gibi bu yetkisini ancak ve ancak “Özel Hukuk Tüzel Kişileri’ ne devretme suretiyle kullanma hakkına sahiptir.

Yasadışı Bahis Cezası 

Yasadışı bahis oynatma suçunun cezası, üç yıldan beş yıla kadar hapistir. Hapis cezasına ek olarak on bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür.

Bahis oyunlarını oynatan site yahut daha farklı sistemlerde lisans olmadığı takdirde bu siteler üzerinden oynatılan tüm bahisler yasadışı niteliktedir.  Yasadışı bahis oynama suçunun cezası bu kapsamda cezalandırılır.

Bu suçun nitelikli hallerine verilecek örnekler; İnternet Üzerinden Yurt Dışı Bahis Oynama ve Oynatma, Yasadışı Bahis ve Şans Oyunlarında Para Nakline Aracılık Etme, Yasadışı Bahis Sitelerinin Reklamının Yapılması olabilir.

Yasa Dışı Bahis Suçu ve Kabahati Oluşturan Fiiller Şunlardır:

  • Sabit ihtimalli veya müşterek bahis oynatma suçu,
  • Yasa dışı bahis oynanmasına yer veya imkân sağlama suçu,
  • Yurt dışında oynatılan her çeşit bahis veya şans oyunlarının Türkiye’den oynanmasına imkan sağlama suçu,
  • Yasa dışı bahis suçları ile bağlantılı paranın nakline aracılık etme suçu,
  • Kişileri reklam vermek ve sair surette yasa dışı bahis oynamasına teşvik etme suçu,
  • Yasa dışı bahis oynama kabahati.

Kaçak Bahis Suçunun Yurt Dışında İşlenmesi 

Kaçak bahis oynatma suçunu yurt içinde oynatanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası”  alır.

Hakim tarafından faile, suçun işlendiğinin sabit olması durumunda, hem hapis hem de para cezası olmak üzere ceza verilmesi zorunludur.

Kaçak bahis suçunun yurt dışında işlenmesi durumunda, 7258 Sayılı Kanun 5-b maddesi uyarınca faile dört yıldan altı yıla kadar hapis cezası” verilmiştir.

Suçun hem yurt içi hem yurt dışı için ayrı ayrı ceza verilmeyecek, yalnızca daha ağır cezayı öngören, yurt dışı müsabakalarına yönelik, 7258 Sayılı Kanunun 5-b maddesindeki “dört yıldan altı yıla kadar hapis cezası”  uygulanacaktır.

Zira her ne kadar hem yurt içi hem yurt dışı müsabakası oynatılmış ise işlenilen suç aynı suç olup işlenen bir suçtan dolayı bir kişiye birden fazla ceza verilemez. Bu husus  evrensel ceza hukuku Ne Bis In Idem İlkesinin bir gereğidir.

İddaa Oynamak Suç Mu?

Bahis oynatanın eylemi suç olduğu için daha ağır kabul edilmekte ve fail “hapis cezası” ile “adli para cezası” ile karşı karşıya kalmaktadır. Yani fail (suçu işleyen kişi) hem hapis cezası hem de para cezası alır ve bu durum adli sicil kaydına işlenir.

Bahis oynayanın eylemi ise kabahat sayıldığı için daha hafif kabul edilmekte fail yalnızca idari para cezası ile karşı karşıya kalmaktadır. Hapis yatılması durumu ise söz konusu değildir.

Yasadışı Bahis Oynamanın Cezası: Spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis veya şans oyunlarını oynayanlar mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından beş bin liradan yirmi bin liraya kadar idari para cezası ile cezalandırılır.

Yasa Dışı Bahis Sicile İşler Mi?

Kaçak (yasa dışı) bahis oynatmanın cezası hapis ve adli para cezası olduğu için alınacak olan ceza sicile işlenecektir.

Yasa dışı bahis oynamanın cezası ise 5.000 TL ile 20.000 TL arasında idari para cezasıdır. İdari para cezaları sicile işlenmeyecektir.

Yasa dışı Bahis Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme

7258 sayılı yasada öngörülen yasadışı bahis suçları , Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına giren suçlardandır.

Yasadışı bahis oynama suçunun cezalandırılması ise yargılama sonucu olmaz. Bu noktada idari yaptırım olan idari para cezasını suçun işlendiği yerde bulunan en büyük mülki amir belirleyecektir.

Yasa Dışı Bahis Cezası İtiraz

Yasa dışı bahis oynatan kişi hem hapis cezası hem de adli para cezası alacaktır. Ceza alan sanık bu yasa dışı bahis oynatma cezasına itiraz edebilir. İtiraz dilekçesinin uzman ceza avukatı tarafından hazırlanması son derece önemlidir. Dilekçe hazırlanırken mutlaka bir avukattan yardım almanızı önermekteyiz.

Yasa Dışı Bahis İdari Para Cezası İtiraz

Kaçak bahis oynamanın sonucunda bahis oynayan kişiye idare para cezası verilir. Bu idari para cezasına itiraz edilmesi mümkündür. Yasa dışı bahis oynama nedeniyle kesilen idari para cezasına itiraz dilekçesinin uzman avukat tarafından hazırlanması sizin lehinize olacaktır.